Yazarlar

Şadi Özdemir Ankara’ya gitti, gitti de orada ne oldu?

post-img
Allah sizleri de güldürsün, ne güldüm, ne güldüm önceki gün!.. Politika kulislerinde anlatıyorlar: “CHP’nin çiçeği elinde Bursa İl Başkanı Şadi Özdemir Ankara’ya gitmiş…” Evet, biliyorum yoldayken görüşmüştük? “Orada Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’yla konuşup, ‘bizim parti meclisi için  aday önerimiz Nurhayat Paraca Kayışoğlu’dur, kendisi Bursa’da çok sevilip sayılan, örgütte de karşılığı olan biridir’ demiş!.. Yanında da Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz varmış.” Varmış? “Evet, böylece orayı düşünen Milletvekili Orhan Sarıbal’a da bir gol atılmış olmuş!..” Olmuş? “Evet, Orhan Sarıbal’ı bundan sonra bal olarak değil, mor incir reçeli olarak anacağız!..” Ya bi gidin gardeşim ya! Bir kere Şadi Özdemir, Meclis’te genel başkanla baş başa yapacağı görüşmeye yanında değil Hayri Türkyılmaz’ı, karısını bile götürmez be! Bu denli önemli bir sıcak temas fırsatını başka biriyle paylaşır mı hiç? Nitekim aynen de öyle oldu. İddia edilenlerin aksine ne İsmet’i, ne kısmeti, hiç bir isim falan önermedi Şadi Özdemir. Baktı kendi dümenine. Önümüzdeki seçim döneminde belediyeleri alabilmek için uygulamayı düşündüğü çalışmanın detaylarını sundu Kılıçdaroğlu’na. Genel Başkan da ona “aslında adaylarımızı 1 yıl önceden belirlemeliyiz Şadi bey” dedi. Şadi Özdemir’se,“ne bir yılı sayın genel başkanım, ne bir yılı, aslında hemen şimdi belirlemeliyiz” diye yanıtladı. Aynı anda CHP’nin aldığı son seçim yenilgisi geldi akıllarına, ikisi birden büyük bir sinir boşalması yaşadılar! Birbirlerine sarılıp ağlaştılar. Kılıçdaroğlu o sabah eşi Selvi hanımın ütüleyerek cebine koyduğu ipek mendilini uzattı akanburnunu temizlemesi için Şadi Özdemir’e. Her şey Selvi hanımın başının altından çıkıyordu aslında. Kılıçdaroğlu’na kalsa siyaseti bırakıp, CHP’nin başından da çoktan ayrılarak evine gidecekti ama“bak sakın yapma, boşarım yoksa seni Kemal” diyen Selvi hanım engel oluyordu buna. Partinin MKY üyelerinin eşleriyle birlikte düzenledikleri altın gününde sıra kendisine gelmemişti bir türlü! Şimdi bırakırsa çok büyük zarar ederdi. Hele bir sarı liralar gelsindi, ondan sonra düşünülürdü her şey! “Sağolun sayın genel başkanım, sağolun” dedi Şadi Özdemir hıçkırarak. “Haramilerin saltanatını yıkaceyiz inşallah” dedi genel başkan. “İnşallah sayın genel başkanım, inşallah” dedi Şadi Özdemir. “Maşallah Şadi bey, maşallah” dedi Kılıçdaroğlu. Sonra “tahta, kağıt, makas” oyunu oynadılar birlikte. Ardından biraz da şakalaşıp gülüştüler. Demet Akbağ’ın, Eyvah Eyvah filmindeki şarkıcı kadın rolü için yaptırdığı salon salomanje modeli geniş ekran ve hafif öne doğru çıkık inci beyazı artist dişlerini kendine model alıp, aynısından sipariş ederek taktıran Şadi Özdemir, tam 32’sini birden göstererek, doktoruna ödediği avuç dolusu paranın hakkını vermeye çalıştı o gün. Genel Başkan’ın makam odası Şadi beyin dişlerinden yayılan pırıltılarla ışıl ışıl oldu sık sık. Hem zate yeni dişler genel başkana gösterilmeyecekti de kime gösterilecekti sanki? O sırada odaya Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu girdi. “Namaz vaktini kaçırıyoruz sayın genel başkanım, artık kalkalım” dedi. Hep birlikte kalkıp, Meclis’in mescidine geçtiler. Her ikisi de az önce ağlaşırlarken abdestlerini bozmuşlardı. Ceketlerini çıkarıp omuzlarına asarak oturdukları tahta taburelerde hep birlikte abdest tazelediler. Kemal Kılıçdaroğlu artık mesh giyiyordu çoraplarını sürekli çıkarıp durmamak için, işte onun için de ayaklarını yıkamadı, mesh etti. Aksiliğe bakın ki Ankara’ya vaktinde ulaşabilmek için evden sabaha karşı hava henüz aydınlanmadan ayrılan Şadi Özdemir de çoraplarını yanlışlıkla delik olanların arasından seçmişti ama olsundu, sağ ayak baş parmağının açıkta kalmasının hiçbir önemi yoktu o gün için zate. Genel Başkan kendisini sevmişti, gerçi inci beyazı artist dişleri epey zengin gösteriyorduama çorabının delik olması Kılıçdaroğlu’nun gözünde kendisi hakkında  halka yakın, halkçı başkan imajı oluşmasına neden olabilirdi, iyiydi bu durum yani. Pantalonlarının arka ceplerinden çıkardıkları namaz takkelerini başlarına geçirdiler. Şadi Özdemir’inki başında biraz küçük kaldı; nenesi memlekette orta mektebe giderken örmüştü, haliyle kafa gittikçe büyümüş, takke aynı kalmıştı işte. Ankara’ya gelirken sabah alel acele çekmecede bunu bulmuştu, naspındı, küçük müçük, idare edecekti çaresiz. “İnnâ a'taynâkel kevser” dedi Kılçdaroğlu. “Fesalli lirabbike venhar” dedi Şadi Özdemir. “Allahu ekber” dedi Bekaroğlu. “Gömün anasını satayım” dedi oradan geçmekte olan bir CHP seçmeni!.. CHP’de Genel Başkan Yardımcılığına getirildikten sonra ilk icraatı genel merkeze mescit yaptırmak olan Mehmet Bekaroğlu artık amacına ulaşmış ve tez vakitte herkesi hidayete erdirmişti partide işte böylece. Erdirmişti ama laiklik uzvu felç olan Yeni CHP’nin uzun soluklu yaşaması pek mümkün görünmüyordu bundan sonra.

Diğer Haberler