Yazarlar

Sakil

post-img
Eski Bursalıların çoğu "Ahmet Memişoğulları" ismini bilir. CHP Bursa Örgütü'nde uzun zaman görev üstlenen Ahmet'in ailesi buraya Bulgaristan'ın Killi Kasabası'ndan göçmüştür. Rahmetli Şemsettin Şen gibi genlerinde oraların suyundan izler barındıran Memişoğulları'nın eli biraz sıkıdır. Macırın cimri soyudur yani birazcık! Okan Tuna, Bursa Hakimiyet Gazetesi'nin yayın müdürlüğüne getirildikten sonra eski arkadaşını tebrik etmek için ziyarete gider Ahmet. Okan haber toplantısındadır, odasında yoktur ancak, beklemesi için Memişoğlu'nu içeri alırlar. Koltuğa oturunca içerideki görüntüden rahatsız olur Ahmet. Etraf çiçek bahçesi gibidir! Daha önce gelenler odayı orkidelerle, lilyumlarla, lalelerle, rengarenk güllerle bezemişlerdir. Oraya eli boş giden Ahmet bu tabloyu görünce bir parça utanır! Ve hemen ani bir kararla içerideki en güzel orkide saksılarından birini alıp, üzerindeki kartı da cebine atarak kucağına yerleştirir! Biraz sonra Okan gelir. Memişoğlu'nun getirdiğini sandığı çiçeği görünce de "Ooo" der, "niye zahmet ettin"?!. Ahmet yanıt verir: "Senden değerli mi B'olum be ya!.." Şimdi bizim mahallenin çocuğu Okan, Serdar Ömeroğulları'yla "Koza 24" isimli bir İnternet sitesi açtı. Arkasında kibar Kenan'ın olduğu iddia ediliyor ama neyse... Kibar Feyzo da olabilir fark etmez! Hayırlı, uğurlu olsun. Da, bu Serdar Ömeroğulları'nın ara bezini bebekken sanki biraz fazla koymuşlar! Fotoğraflarda biraz yan dursa daha iyi olacak. Hülasa, o gün bu gündür her daim bir görüntü yayınlıyor Okan. Yok efendim, "Filanca bizi ziyarete geldi"... Şak, bi foto... Ulan Papa mı geldi? "Feşmekan adam bize geldi..." Şak, bi foto!.. "Bilmem kim abimiz pasta getirmiş bize..." Şak, bi foto!.. "Hızır aleyhisselam Kuran getirdi..." Şak, bi foto!.. "Mecnun, Leyla'yı getirdi!.." Şak, bi foto! "Misafirlerimizle topluca işedik!.." Şak, bi foto! Abi bu ne yaa? Okan bu ne yaa? Yavrum, evladım, her şeyin bir dozu vardır hayatta... İlla oğlan oldu diye çocuğun çükünü koparmak gerekmez ki! Abartma çocuum! Tamam, yıkılmadın, ayaktasın, bunu herkes gördü artık, yeter ama! Biz Okan'ı izlemekten yorulmuşken sahneye birden bire Cennet Yüzer Cankılıç da çıktı... İki sağırlar birbirini ağırlar misali Okan'la, ortağı Serdar üşenmemişler, bu kez de Cennet'i ziyarete gitmişler! Şak, bi foto da oradan! Bu kez Cennet başlamış seramoniye... "Filanca kişi bana geldi, beni ziyaret etti, ne iyi yaptı" filan diye!.. Tamam Cennet, sen de yıkılmadın ayaktasın da niye bu kadar abartıyosunuz be annem?!. Peki ya gidenlere ne demeli? Onlar da "biz gittik" pozları içerisindeler! Fakat bizim mahallenin kızlarından oluşan şu grubu çok tuttum: Fikrimce, aralarındaki en güzel ve en şık hatun İlkay Balaban. En renklisi Lale Akasoy. En tombulu Nurdan Göz. En sadesi Sebile Efe. En çok üşüyeni Şengül Demirel. En mutlusuysa Cennet elbette. Şimdi... Ben, bizim bu arkadaşları kimin bozduğunu gayet iyi biliyorum! Okan ve Cennet'in fabrika ayarlarını değiştiren Ali Molla Salih'tir kanımca! Yıldırım Belediyesi Başkan Yardımcılığı görevini bıraktıktan sonra ofisinin duvarına çizdirdiği Arap alfabesindeki "vav" harfinin önünde gelenle gidenle sürekli fotoğraf çektirip yayınlayan Ali ateşledi bu fitili! Ali'cim, sen de yıkılmadın ayaktasın; dünyanın sonu mu o makamı bırakmak? Bu kadar çok sevenin, arayanın olduktan sonra kim yıkabilir bu saatten sonra seni? Ne gerek var birilerinin gözüne sokmak için yayınlayıp durmaya? Bırak, onlar takip etsinler, sen niye sürekli paylaşıyorsun? Olmuyor bu görüntüler, valla yakışmıyor hiç birinize!.. "Ahmet, sen de Okan'a bi git artık ancak, bu kez bi demet kasımpatı, kaktüs filan bir şey al bari!.." Sakın birlikte fotoğraf da çektirme ha!

Diğer Haberler