1980 öncesinde CHP içindeki hizip ve klikleri çok iyi gözlemleyen Rahşan Ecevit daha sonra kendi partilerini kurarken eşi Bülent beyin kanını kurutup üzmesinler diye ona göre yapılandırdı Demokratik Sol Parti’yi.
Adında “demokra-tik” ifadesinin bulunmasına karşın “demokra”sı gitti, rahmetli Ecevit’in “tik”i kaldı geriye yadigar.
Türkiye’deki siyasi partilerin isimlerinde ne varsa bilin ki aslında eksik olan yanları odur.
Demokratik Sol Parti’de nasıl “demokrasi” hiç olmadıysa, Adalet ve Kalkınma Partisi’nde de bakınız, yıllarca boşu boşuna nahak yere zindanlarda yatırılan insanların durumuna, adaletin “a”sından bile söz edilemez.
Cumhuriyet Halk Partisi’ndeyse sözü edilen ve “oy ağacı” olarak görülen asgari ücretli o yoksul halkın mensupları da 5 bin lira başvuru parasını bulamadıkları için ömürleri boyunca milletvekili adayı bile olamazlar.
Peki kimler milletvekili olabilir bu CHP’de abi?
Bakıverin milletvekili listelerine, bu güne dek ağırlıklı olarak en az yüzde ellisinin mafya ya da tefeci avukatları olduğunu görürsünüz!
Bundan sonra olmazsa olmaz geçerli kuralsa şudur:
“Alevi tefeci ya da mafya avukatı olmak!..”
Ancak siyasi partilerimiz arasında en komik durumda olanı da hiç kuşkusuz Devlet Bahçeli başa geldikten sonra bu hale düşen Milliyetçi Hareket Partisi’dir.
Milliyetçi Hareket Partisi’dir çünkü, adında sözü edilenin tam tersi bir “tık” bile yoktur bu partide, “hareketiyse” hak getire!
Sözlerini Şendoğan Arda’nın yazdığı, İsmet Nedim Saatçi’nin Sofyan usûlünde bestelediği Muhayyerkürdi makamlı ünlü "Boş Kalan Çerçeve” isimli şarkıda seslendirildiği gibi, MHP’de artık bülbül ötmüyor, geçmiş günlerin yalnızca hatırası kalıyor ve parti resmen boş çerçeveye dönüyordu.
Bu arada “İsmet” dedim de…
CHP Osmangazi İlçe Başkanı İsmet Karaca, “Ham Çökelek” kadar bile oy alamamış kurultayda.
Ee kısmet!
Herkes durumu atladı, boş beleş konuşup, asıl fotoğrafı görmeden, göremeden yazıp durdu günlerdir.
Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Kemal Kılıçdaroğlu’nun listelerinde hiç yoktu, sadece dandik bir listeye adı yazılmıştı, hepsi o kadar.
Peki nasıl oldu, Kılıçdaroğlu’nun listesini delip de CHP Parti Meclisi’ne girebildi Sarıbal?
Aslında şunu da söyleyeyim, “liste filan da delmedi” kendisi.
Her şey baştan planlanıp yürütülen düzene göre gerçekleşti orada.
“Alevi dedelerinin” belirlediği isimler bir bir fısıldanmıştı kulaklara!
Kılıçdaroğlu’ysa tepki toplamasın diye kendi listesini dengeli kurmuştu.
Ve sonuç malum:
60 kişilik Parti Meclisi üyesinin tam 46’sı Alevi!
Geçmişte Alevi tabanı kullanmak isteyen Ali Haydar Veziroğlu bile bu kadarını yapmaya cesaret edememişti doğrusu.
CHP’nin hali bu saatten sonra mafiş!
Peki, ne tür önlemler almıştı DSP’yi kurarken Rahşan yenge?
Bir kere zorunlu haller dışında ilçelerde resmi kayıtlı parti üyelerini 150’nin altında tutuyor, bu sayede yasaya göre kongre yapmak zorunda kalmıyor, gerekli gördüğündeyse yeni atamalar yapıyordu.
Durumu çakıp kazan kaldıranları da partiden atarak, sık sık temizlik yapıyordu yengemiz.
Ancak genel kurulu fazla geciktirme şansı yoktu çünkü, parti hemen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından uyarılıyordu.
O işin de kolayını bulmuştu Rahşan Yenge.
DSP’nin 400 kişilik kurucularının her kurultayda oy kullanma haklarının olduğunu tüzük yoluyla karara bağlatmıştı.
Bunların çoğu tekaüt takımındandı ve koyu Ecevitçiydi.
Ne vakit kritik bir durum yaşansa bunlardan yeter miktarda kısmını kongreye çağırıyor ve muhaliflere soluk alma şansı bile bırakmıyordu.
Daha sonra disiplin kurulları vasıtasıyla yeni muhalifler de partiden atılıyorlar ve ortalık yeniden süt liman haline geliyordu.
Türkiye’de, bu “Korkunç Yenge’nin” izinden giden bir siyasi yapı daha var.
O da emir komuta zincirine göre yürüyen, sıkıntı yaratanların “disiplin” işlemleriyle sindirilip korkutulduğu “Milliyetçi Hareketsizlik Partisi’nden” başkası değil!..
“Sakın ha asla gıpraşmayalım, AKP Hükümetlerine her daim koltuk değneği ve yardımcı olalım” modundaki yöneticilerin ellerine geçirdikleri bu partide artık zincirlerinden başka kaybedecek hiç bir şeyleri kalmadığını gören delegeler, büyük kongrenin toplanabilmesi için yeterli olan 5’te 1 rakamını ikiye katlayarak dilekçelerini 5 gün önce genel merkeze teslim ettiler.
Meral Akşener önderliğinde yürüyen bu harekette amaç önce kongreyi toplamak, ardından da yeni bir gündem maddesi oylatarak seçime geçmek.
İşte Meral Akşener’in ekibinden Avukat Uğur Tarhan, MHP Antalya milletvekili adayı Eski Ağır Ceza Reisi Avukat Feridun Bahşi ve Avukat Mustafa Veysel Gündoğan’ın bu imzaları genel merkeze teslim ettiği gün orada hiç umulmadık bir gelişme yaşandı.
Ve MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin ve adamları tarafından dövüldü!
Devlet Bahçeli’nin yokluğunda imzaların değerlendirildiği bir toplantıda “herkes sorumlu olduğu kendi alanıyla ilgili konuşsun” diyerek çıkışan Şefkat Çetin muhatabının karşılık vermesi üzerine toplantı bitiminde Büyükataman’ı dışarıda yakalayarak okkalı bir tokat yapıştırıyor.
Çetin’in mesajını alan şoförü ve korumaları da girişiyorlar İsmet Büyükataman’a.
Tabi aynı anda İsmet Büyükataman’ın şoförü ve koruması da dalıyor kavgaya.
MHP Genel Merkezi adeta bir savaş alanına dönüyor.
Araya girenler tarafları ayırıyorlar.
Büyükataman yakındaki karakola giderek şikayetçi oluyor ve “darp edildiğine dair bir de “rapor” alıyor.
O gün yapılan Başkanlık divanı toplantısında “Bursa’nın” da adı geçiyor.
Şefkat Çetin, İsmet Büyükataman’a “Herkes kendi işine baksın, bak Bursa’yı ne hale getirdin, bir tane bile sevenin yok orada, hiç sıkılmadan hala konuşuyorsun” diye çıkışıyor.
Önceki gün Al Jazeera’nin sorularını yanıtlayan Büyükataman, kongrenin toplanması talebiyle imza sunan delegeleri partiden ihraç edebileceklerinin sinyalini verdi yine.
Büyükataman ayrıca anti demokratik bir şekilde, “kendilerine sunulan imzaları dikkate almayacaklarını” da söyledi.
Bu durumda Meral Akşener ve arkadaşları “yargıya başvurmak” zorunda kalacaklar gibi görünüyor.
Şimdi genel merkez 1 ay içinde kongreyi toplamak zorunda.
Yok eğer bunu yapmazsa 1 ay sonra yargıya başvuruda bulunulduğu vakit, 15 günlük tebligat süresini de hesaba katarsak eğer, yine 1 buçuk ay içerisinde toplamak zorunda.
Yine ayak diretirse kanun koyucu bu kez de mahkemenin tespit edeceği 3 kurultay delegesinin denetçi yapılarak kongreyi toplamalarını emretmiş.
Yani Devlet Bahçeli ve arkadaşları için kaçış yok.
Devlet Bahçeli’yle birlikte üzerine ölü toprağı serpilen “Milliyetçi Hareketsizlik Partisi’ne” Meral Akşener’le birlikte bir tazelenme ve diriliş geleceği kesin.
Eğer bu gerçekleşirse Türkiye’deki siyaset tahterevallisinde de önemli oynamalar olacak gibi duruyor.
MHP yeniden yapılanır, kendine de çeki düzen verirse eğer, CHP’den kaçacak oyları da pek ala toplayabilir bünyesinde.
Sallamaya devam et Meral Akşener, az kaldı düşecekler!
Rahşan Ecevit bile gitmek zorunda kaldı en sonunda, sanki kazık mı çakacak bunlar?!.