Yazarlar

Türkiye siyaseti nereye gidiyor?

post-img
Telefonun öbür ucunda Hasiye var. Olay Gazetesi’nde çalıştığımız yıllardan beri tanır ve severim Hasiye’yi, iyi ve çalışkan bir kızdır. Kısa bir süre önce de Nilüfer Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’ne transfer ettiler onu, orada görev yapıyor artık. “Abi yarın sabah bekliyoruz seni de” dedi. -Hayırdır, ne yapacaksınız? “Abi heykel açılışımız var önce.” Abbov! İnadına sanat, inadına heykel durumu var Nilüfer’de yine ! Hatırlayacaksınız, CHP’liler Ensar Vakfı ve çocuk tacizlerine atıfta bulunup, bu konuda AKP’nin tavrını eleştirince, durumdan kendine vazife çıkaran bu partinin Nilüfer İlçe Başkanı Celil Çolak belediyenin tam beş yıl önce Ukraynalı bir sanatçıya yaptırıp da oraya yerleştirdiği  bir “Adem ile Havva heykelini” erotik ve dahi ahlak ve adaba mugayir bularak arkadaşlarıyla birlikte protesto etmiş, Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’i “ne kadan ayıp, ne kadan ayıp” diye protesto etmişti! Gerçi dışarıdan katkı alıyor mu onu bilemem ama AKP Nilüfer İlçe Başkanı Celil Çolak’ı kutluyorum, bu yaşına rağmen Marmara mermerinden yapılmış bir heykeldeki kavis ve yumrulardan etkilenebildiğine göre özellikle yurt dışında “Türk’ün gücünü” gösterebilecek kapasite ve kudreti hala taşıyabiliyor bu yaşına rağmen demek ki kendisi. Beş yıl boyunca oradan her geçişinde kendi içinde kim bilir neler, ne duygu fırtınaları yaşadı Celil Çolak onu da bilemem ama biraz daha yaratıcı olup basın toplantısı sırasında sembolik olarak heykeldekilerin malum  bölgelerine birer incir yaprağı asabilirdi mesela! Şimdiki AKP’li politikacıların arasında sanatsal kavrayış ve mizah yeteneği olanlar da çok az. Bir hamile kadın gördüklerinde “anaya saygı” gibi ulvi duygular beslemek, “dünyaya yeni bir ehli vatan daha geliyor” diye düşünüp sevinmek yerine o kadının o çocuğu nasıl yaptığı geliyor akıllarına?!. Herkes nasıl yapıyorsa o da öyle yapıyor. Gagalılar yumurtlayarak çoğalırlar mesela! İşte herkesi kendisi gibi sandığı, başkalarının da kendi karısı veya kızına o gözle bakacağını düşündüğü için de kadını sıkı sıkı örtüp, eve hapis etmeyi tercih ediyor bu kafalar. Heykeltıraş başı örtülü, hatim indiren bir Havva mı tasvir edecekti?!. Mitolojik bir kimlik olan Havva tam tersine erkeği bedeni ve cinselliğiyle etkileyen, tahrik eden ve bu şekilde Cennetten çıkararak Dünyaya getiren sembolik bir kişiliktir. Frijit bir Havva düşünülebilir mi? Diğer taraftan Adem Havva’yı sevmemiş, Havva da Adem’i beğenip sevişmemiş olsalardı eğer, bu gün Celil Çolak olabilir miydi?       Bundan daha doğal ve meşru bir eylem yok dünyada? Ha derse ki, “gitsinler evlerine, ne yapacaklarsa orada yapsınlar” diye, “ev mi vardı, dam mı vardı o vakit kardeşim, elde kalan olsa olsa taze bir incir yaprağıdır zaten!..” Kaldı ki, Nilüfer’i süsleyen o heykelde de sakil bir durum yok; son derece hoş ve estetik bir tasarımın ürünü çıkmış meydana. Mustafa Bozbey belediye meydanına “bereket tanrısı” heykeli yaptırdı da biz mi görmedik? Ayıp! Hem de çok ayıp. Bırakın artık heykelle, sanatla filan uğraşmayı. Bakın bunca yıldır iktidarsınız. Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda. İnsan bu kadar sürede biraz gelişip olgunlaşır canım. Dedim Hasiye’ye, “Hasiye kız, yeni heykeliniz de erotik mi acep?!.” Güldü. “Yok” abi dedi, “vallahi değil.” -Bak, afrodizyak etkisi yaratıyor sonra millette! “Yok abi, değil vallahi.” -Peki, yine bir Ukraynalıya filan yaptırmadınız değil mi, çağrışım yapabilir? “Yok abi, bu sefer ki yüzde yüz Türk malı, yurdun malı.” Belediye binasının önündeki meydana yeni bir Atatürk anıtı yaptırmış Başkan Mustafa Bozbey. Onun açılışı yapılacakmış. Geçen gün bir haber, Nilüfer Belediye Meclis Üyesi Fırat Emiroğlu belediyeden üç kuruş fiyatla bir yer kiralayıp kafe bar açmış! Hasiye’den sonra bir-iki telefon görüşmesi daha yapıp, durumu tetkik ettim. “Abi bunu söyleyen kesinlikle CHP’li birdir, doğru mu” dedi sorduğum kişi?!. (Bu arada da artık iyice yaşlandığım ortaya çıkıyor, yazıklar olsun!) Doğruydu, doğruydu ama verdiği bilgi yanlıştı! Fırat’ın açtığı işyerinin Nilüfer Belediyesi’yle yakından uzaktan ilgisi bile yoktu. Daha önce yazdım, AKP’yi kökten bitirebilecek tek yöntem var bugün, o da topluca CHP üyelerini alıp o partiye üye yapmak! Üç aya kalmadan saç saça, baş başa dövüşüp, bir birlerinin yüzüne de tükürerek kurultaylık olur AKP’lilerin hepsi inan olsun. Bir grup CHP Osmangazi İlçe Yönetim Kurulu üyesi Emek’e, Yakup Aktaş Kültür Merkezi Düğün Salonu’na gidip, Giresun’un Espiye İlçesi, Soğukpınarlılar Derneği’nin düzenlediği “Kutlu Doğum Haftası” etkinliğine katılmış. Bunu da Facebook’tan yayınlamışlar daha sonra. Amanın, sen misin oraya katılan?!. Kaç gündür yıkıldı ortalık. “Homo homini lupus” yani insan insanın kurdudur. Ama CHP’liler daha çok bir birlerinin kurdudur. Ne çok beslendiler bu partiyi yönetenler Atatürk’ten ya Rabbim; kemir kemir bir türlü tükenmedi rahmetli. Her türlüsü var içlerinde. HDP yancılığı yapan eski solcu takımından tutun da Alevi mezhepçiliği yapan çakma Alevilere dek herkes cirit atıyor CHP’de. İşin enteresan yanı bunlar kabul görüp, prim yapıyor. Hatun 2007 yılında Mehmet Ağar’ın Demokrat Partisi’nden Ankara 1’nci bölge milletvekili adayı. Sonra ne alakaysa 2009’da Murat Karayalçın’a destek çalışma grubunun içinde yer alıyor. Daha sonra gittiği her yerde kendisini “Alevi Kadınlar Birliği Başkanı” olarak tanıtıyor bu hatun ki, bu birlik nerededir, kim kurmuştur, onu kimler seçmiştir, ne yer, ne içer, tüm bu soruların hiç birinin yanıtı yok! Ardından Murat Karayalçın’ın, Deniz Baykal’dan sopa yedikten sonra CHP’den ayrılarak kurduğu eski Sosyal Demokrat Halk Partisi artıklarıyla, ÖDP’li Kürtçü yancılarının oluşturduğu EDP’nin (Eşitlik ve Demokrasi Partisi) kurucuları arasında görüyoruz onu. Ondan sonra 2011’de ablam hoop, CHP milletvekili listesine giriyor Ankara’dan! 2012’de de CHP Ankara Kadın Kolları Başkanlığına aday. Bu arada ortalıkta bu kez de “Cem Vakfı Ankara Kadın Kolları başkanıyım” diye geziyor. Sevil Pamirol bile bunun rekoruna yaklaşamadı inan olsun! Ama asıl enteresan olanı bu hatunun 7 Haziran seçimlerinde CHP üst yönetimi tarafından yine Ankara 1’nci bölgeden 10’ncu sıraya konması, yerini beğenmeyen bu kişinin adının bu kez de HDP’nin Yüksek Seçim Kurulu’na verdiği listede Aydın’ın 2’nci sıra adayı olarak çıkması, orada da yerini beğenmeyince tekrar CHP’ye dönüş yapması!     CHP Parti Meclisi eski üyesi Erhan Baydar üstüne bir de şikayetçi oluyor bu kadın hakkında, ekine delil olarak Resmi Gazete’yi de koyarak sunduğu dilekçesiyle “partiden istifa etmeden gidip HDP’den milletvekili adayı oldu” diye! Daha sonra geçenlerde bu kez de CHP Kadın Kolları Başkanlığı’na aday oldu Birsen Temir. Birsen Temir’in listesinde Bursalı bazı isimler de vardı. Ancak o son anda ne yaptı? Başka bir adayla anlaşıp onun lehine çekilerek Bursalıları ortada bıraktı! Bursalı kadın delegeler de listesinde kentimizden hiç kimse bulunmayan diğer aday Fatma Köse’ye oy vererek onun kazanmasını sağladılar! Böylece Birsen Temir’in birlikte yola çıkıp devam etme sözünü verdiği arkadaşlarını satması sonucu bir tarih yazılmış oldu; olunmayan listeye oy verdiler Bursalı hanımlar. Bu gün kentimizde CHP Bursa İl Başkanlığı, İl Kadın ve Gençlik kolunun birlikte organize ettikleri bir etkinlik var. Gürsel Tekin’in de konuşmacı olarak katılacağı panelin diğer konuğu hazırlanan broşürde şöyle tanıtılmış: “Anadolu Kadın Hareketi Başkanı Birsen Temir.” Şöyle bir araştırdım adına “Anadolu Kadın Hareketi” denilen yapıyı da  bulup göremedim yine! CHP Bursa İl Örgütü Tarafından hazırlanan panelin konusu “Türkiye siyaseti nereye gidiyor?” Bu kadını buraya kim çağırdı, kimler prim verip destekliyor onu hala bilemem ama… Sayenizde “Türkiye siyasetinin nereye gittiğini” çok iyi biliyorum ancak bu yazıları çoluk çocuk da okuyabilir onu da buradan söyleyemem!

Diğer Haberler