Yazarlar

Yeğen Torun yine sahnede

post-img
Çok eğleniyorum ben Bursa siyaset kulislerinde dönen hikayeleri öğrenip sizlerle de  paylaşmaktan. Umarım sizler de keyif alıyorsunuzdur? Benimki de soru mu Allah aşkına, beğenmeseniz zaten şu anda bu satırları okuyor olmazdınız değil mi?.. Bu gün içinde kin, nefret, para, hırs, intikam gibi şeytani durumlar barındıran olaylar silsilesiyle girelim konuya. Daha önce iki yazımızda “esas oğlan” karakteri olarak yer almış ve artık Bursalıların tanıdığı bir sima haline gelmişti AKP Bursa İl Başkanı Cemalettin Torun’un yeğeni Mehmet Torun. Hatırlayacaksınız, son olarak Açık Öğretim Fakültesi Mezunu yeğen Mehmet Torun’un Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü’ne “danışman” olarak işe alındığını, bu durum karşısında vicdanların kanayıp, herkesin çok alındığını yazınca kendisi oradan istifa etmiş, o gün bu gündür de ortalıkta görünmemişti. Meğerse devr-i iktidarımızda biraz para kazanıp, köşeyi dönelim diye şirket kurup sağlık sektörüne girmiş bizim yeğen Mehmet Torun. “Bir ön muhasebe elemanının sağlık sektörüyle ne işi olabilir ki” diye sormayın bana sakın, adam rektöre danışmanlık yapma kapasitesini kendinde buluyor, Uludağ Üniversitesi’nin koca Rektörü Profesör Yusuf Ulcay da bu birikimi yeğen Mehmet’te görüyor ya, bu durumda hepimize başka bir şey yemek düşer artık?!. Peki, sağlık sektörü derken, evlere enjeksiyona, yaşlı amca ya da teyzelerin popolarını azıcık sıyırdıktan sonra, sol ya da sağ yanaklarına avucunun içiyle önce hafifçe çat çat vurup, iğne yapmaya mı gidecek yeğen Mehmet, iğnecilik mi yapacak yani? O kadar saf olmayın canım! İğne, pamuk, eldiven gibi tıbbi malzemeler alıp, bunları satacak. Nereye? Elbette devlet hastanelerine! “Mutlaka öğrenir ve yazar, Mehmet Ali Yılmaz’ın gözü önünde yapmayalım bu işi” diye düşünüp, AKP Bursa İl Başkanlığı Yürütme(!) Kurulu Üyesi Necati Polat’la birlikte Efezade isimli bir şirket kurup, rotayı bu kez İstanbul’a çeviriyorlar. Puslu bir ilkbahar akşamı Rumeli Kavağı civarında martı sesleri eşliğinde ellerini havaya kaldırarak  boğaza doğru haykıran yeğen Mehmet şöyle seslenecektir bu kadim kente: “Yeneceğim seni İstanbul!..”   İstanbul’un işi başından aşkın. Kim takar yeğen Mehmet’i? Sadece Haydarpaşa hattından gelenlerle bile uğraşsa, gün yetmiyor zaten bir türlü. Yürütme Kurulu Üyesi Necati Polat’la birlikte vuruveriyor kıçlarına tekmeyi ve soluğu tez zamanda yine Bursa’da alıyorlar. İstanbul’da işi becerememişler, oranın yiyicilerinden fırsat bulup da doğru dürüst iş alamamışlardır. Zarar ederler. Hatta ellerinde 60-70 bin liralık da mal kalır. Ardından birbirlerine düşerler bu ikili. Ahbaplık ve ortaklıklarının cicili biçili günlerinde yeğen Mehmet kabak çiçeği gibi açıldıkça açılmış, derin sohbetleri sırasında bir gün, bir laf kaçırmıştır ağzından. Yeğen Mehmet’in yaptığı dedikodu hiç de yenilir yutulur türden değildir. İşte onu da bir başka gün paylaşmak üzere şimdilik hoşça kalın.

Diğer Haberler