Yazarlar

Zeki Müren de beni gördü

post-img
“Radyoların içinden insanlar çıkıp da konuşacaklarmış” yollu efsanelerin üzerinden sadece birkaç yıl geçmiş, rahmetli babamın 5 bin lira para ödeyerek satın aldığı SchaupLorenz marka siyah beyaz televizyon evin salonundaki en yüksek dolabın tepesine yerleştirilmişti bile, gelen geçen kurcalamasın diye. Fakat ben Zeki Müren’i ilk kez televizyonda değil, Kültürpark’taki Taylan gazinosunda gördüm, üstelik Zeki Müren de beni gördü! Gazino kültürü vardı o yıllarda, şimdiki gibi henüz bitip yitmemişti. Alt kadrosuyla beraber her sanatçı değişiminde sahnenin yanından ailece bir masa ayırtılır, İstanbul’un haricinde bir İzmir’e, bir de sadece Bursa’ya gelen zamanın assolistleri yemek yenilerek dinlenirdi. Emel Sayın’ı da ilk orda gördüm, o da beni gördü! “Karanfil deste gider, hah hah ha nanay, kokusu dosta gider hah hah ha nanay,  benim kalbimde sensin, senin kalbinde kimler”?.. ……………… Her fuar sezonu açılışında Taylan Gazinosu’nun önünde koca bir koç kurban ederdi rahmetli Zeki Müren; çocuktuk, izlemeye giderdik kocaman çerçeveli güneş gözlükleriyle etrafa gülümseyen Zekimizi. Şu hani Yılmaz Erdoğan’ın yaptığı Vizontele filmi var ya Hakkari’ye televizyon vericisi götürülmesi olayını anlatan? Orada bir oyuncu soruyor ya, “televizyonda Zeki Müren’i göreceğiz” denilince, “Zeki Müren de bizi görecek mi” diye? İşte bu replik, Bursa’nın Keles ilçesinden aşırılma! Sadece o mu? Elde anten dolaştırılıp yayın arama sahnesi de Hakkari’de değil, Keles’te yaşanmış bir olay. Birkaç yıl üst üste Baraklı Göleti’nin orada kamp yapan Yılmaz Erdoğan, aynı yere balık tutmaya giden vakanüvist Ahmet Hocamdan dinleyip not alıyor bu hikayeleri. Ahmet Hocam da (Yıldız) mohikanların sonuncularından; Keles’te resim öğretmeni. Aynı zamanda ressam, şair, öykücü, heykeltraş, düşünür, yazar, nüktedan ve bunlar gibi daha pek çok şey. 1973 yılında Aşçı Emin’in otobüsüne konuyor SchaupLorenz marka bir televizyon daha. Öyle herkesin evinde televizyon yok o senelerde. Aşçı Emin’den başka bir Ahmet’in babası rahmetli Recep dayının (Yıldız) lokantada var, iki Akbey’de var, üçüncüsü de Cakcak Kadir’de, hepsi o. Akşam olup da yayın başladı mı 1 lirayı veren herkes doluşuyor otobüse ve Uludağ’ın arka yamaçlarındaki orman yollarına doğru ilerlemeye başlıyorlar. Aracın tepesine bağlı anten ne zaman yayına rastlarsa “Çekttii” diye bağrışıp, orada durarak izliyorlar! Ayrıca Recep dayı Yıldız Lokantası’nda Çarşamba günleri kadınlar matinesi yapıyor. O akşam da televizyonda Zeki Müren konseri var. Gelen kadınlardan biri soruyor, “Biz şimdi buradan Zeki Müren’i göreceğiz de o da bizi görecek mi acaba”? Tüm bu anekdotları Yılmaz Erdoğan’a anlatıyor Ahmet hocam, o da sanki Hakkari’de yaşanmış gibi toplayıp film yapıyor işte. ……………… Bursa’da eskiden bir gazino geleneği vardı. En az 10 yıldır diziler yüzünden evlerine hapsolan insanlar adeta dışarıda yemek yemeyi bile unuttular. Taylan Gazinosu’nun ardından bu kültürü kentimizde sağolsun Şenol Dolar yaşattı. Kültürpark’taki Kulüp S’te Bursalılar o yılların popüler sanatçıları Serdar Ortaç, Mustafa Sandal, Kenan Doğulu, Sertap Erener, Ayşegül Aldinç, Funda Arar, Kıraç, Deniz Seki gibi pop yıldızlarını bizzat dinleme ve görme fırsatı yakaladılar, onlar da Bursalılar’ı gördü. Alın size başka yerde bulup okuyamacağınız geçmişten bir anekdot daha: Şenol Dolar, Cem Yılmaz’ı sevgili Hakan Köksal’ın önerisiyle Türkiye’de sahneye ilk çıkaran adamdır! Cem Yılmaz ilk kez bir Salı günü İstanbul’da Leman Kültür’de gösteri yapıyor ki oraya sahne denemez, sonraki ilk Perşembe de Kulüp S’te çıkıyor. “Bir Tat Bir Doku” isimli gösterisinin isim babalarıysa Doktor Ceyhun İrgil, Hakan Köksal, Yasemin Taydaş ve Şenol Dolar. Şenol Dolar misyon adamı ve bunu da yine Kültürpark’ta yaklaşık 2 yıldır düzenlemek için uğraştığı “Salon Medya’da” sürdürmeye kararlı. Salon Medya çok maksatlı etkinlikler için hizmet veriyor ama haftanın bazı günleri de kentimizde “taverna kültürünü” yaşatmak için açacak kapılarını Bursalılara. Sağolsun, önümüzdeki Cumartesi günü yani 6 Aralık’ta doğum günüm için Coşkun Sabah’ı getiriyor! Şaka şaka! Ben Coşkun Sabah’ı görmeye gideceğim, o da beni görecek. Cumartesi akşamı tüm dostları Salon Medya’ya Coşkun Sabah’ı dinleyip, biraz da kurtlarımızı dökmek üzere bekliyoruz. Yılbaşı akşamı da Fulden Uras varmış. Kimbilir, belki Fulden Uras’la da görüşürüz!

Diğer Haberler