Başkan Hikmet Şahin Karagöz Evi’nde basın toplantısı… Doğrusu, Kestel, Gürsu, Kent Meydanı gibi yatırımları tanıtmada dur durak bilmiyor, enerjik ve çalışkan. Bendeniz de nasılsa gazete muhabir gönderiyor, haberleri okuyorsunuz diye pek gitmiyorum. Çünkü köşe yazarlarının işi haber yapmak değil, haberleri ya da gündemdeki toplumsal olayları, varsa eğer toplumda çarpık yapılanmaları yorumlamaktır.
Başkan Şahin doğrusu kentin bir o yanına, bir bu yanına yatırım peşinde. Yetişmek pek olası değil enerjisine. Yetmiyor Ana Kente bağlı ilçelerde yatırımlara geçiyor, kaynak yaratıyor. Elbette yaptığı işler nedeniyle de eleştiri de alıyor. Hiçbir şey yapmasaydı, eleştiri almazdı gibime geliyor. Meyve veren ağaç taşlanır.
Doğrusu biz de az taşlamadık kendisini. Özellikle şu Karagöz Evi konusunda az dokunmadık Belediye tarafından alınan kararlara. Yazıya o nedenle Başkan Hikmet Şahin Karagöz Evi’nde basın toplantısı… diye başladık.
Evet, Başkan Şahin Cuma günlü basın toplantısında; Karagöz Sanat Evi’ni Bursa’nın kültür ve sanat yaşamının önemli bir durağı haline gelmesi için yeni bir çalışma başlattık diyordu.
Daha önce eleştiride bulunanlar benden başka neden ilgi göstermediler bilmiyorum.
Evin alt katı gösteri salonu olarak düzenlenmişti. İlkokul çocukları Hayali Nevzat Çiftçi’nin perdeye uyarladığı Karagöz oyununu coşkuyla katılarak izliyorlardı. Başkan Şahin de sanki çocukluk anılarını tazeler gibiydi hani. Alkış tutuyor, çocuklarla fotoğraflar çektiriyor, ortamın bulunanlara verdiği mutluluğu paylaşıyordu.
Gösteri salonunun üst katında Yapı Kredi Bankası’nın ilgi çekici Karagöz sergisinden sonra gezilen ilk odada ortada, Hayali Nevzat Çiftçi’nin Karagöz figürleri yapımında kullanılan alet ve edevatı orta masada düzenli biçimde gösterime sunulurken, camekân içine alınmış duvar panolarında Karagöz oyunun tarihçesi verilmiş. Hiç değilse İngilizce tercümenin olmaması bir eksiklik doğrusu. Gelecek yabancılar Türkçe mi biliyor yani? Panoların altında ışıklandırılmış olarak, yine aynı sanatçıdan temin edildiği anlaşılan bir takım kuklalar ve bez bebekler gelene hoşça bir esinti veriyor.
Karşı oda da ise daha içerikli bir düzenlemeye gidilmiş. Metin And Hoca’dan temin edilen 61 adet deve derisi, çoğu 1938’e tarihlenen harika figürler insana büyük zevk veriyor doğrusu. Örneğin ben bu güne kadar Karagöz ve Hacivat’ın cin çarpması, Şeytan çarpması figürlerini görmemiştim. Örneğin benim için çok önemli olan Şahmeran figürü de öyleydi. Hele Vak Vak ağacı figürleri… Bu figürlerin Bursa’ya kazandırılması büyük başarı. Bu arada Raif Kaplanoğlu’nun Osmanlı’nın son dönemlerinde yayınlanan, Cumhuriyet’in ilk dönemlerine de yetişen ve Osmanlıca yayınlanan Karagöz siyasi gazete koleksiyonunun bazı Karagöz karikatürlerinin de tercüme edilerek aynı salonda sergilenmesi bir renk katmış.
Ancak Birleşmiş Milletlerli (Unesco) Unima’lı Karagöz, aynı evde çok zengin bir koleksiyon ve uluslar arası yaşadığı maceraları, katıldığı festival, ülkelerdeki başarılarını sergilerken o ülkelerin hediye ettiği veya oralardan elde edilen kukla, figür zenginliği yereli çok aşan haliyle elbette daha görkemliydi. Üstelik Şinasi Çelikkol’un kişisel giysi ve etnoğrafik eserler sergisi de ayrıca bir zenginlik katıyordu.
Anlaşılan o ki, bir sivil toplum kuruluşu olarak Unima’nın bir Kamu binasında barınamayacak olmasıyla ilgili AB normları sonucu gelinen noktada Bursa’nın iki Karagöz’ü oldu. Sivil toplum kuruluşu olarak demokrasi kayığına binmiş Karagöz ile AB’nin kayığına binmiş Karagöz. AB kayığına binen Karagöz Belediye şemsiyesiyle korunurken, sivil toplum kuruluşu Unima’nın Karagöz’ü, göze gelmez ise eğer, halka emanet.
Belli ki, müze olma çalışmaları içindeki Karagöz Evi daha da gelişecek. Demokrat Karagöz ne olacak derseniz; onu da halka sormak gerek.