AB’nin, Türkiye limanlarını Kıbrıs Rum Yönetimi’ne açmadığı için Aralık 2006’da sekiz başlıkta müzakereleri askıya almasıyla soğuyan Ankara-Brüksel ilişkilerinde yeni adım atıldı. Türkiye’yle AB arasında, ’işletmeler ve sanayi politikası’ başlığına ilişkin müzakereler dün Brüksel’de başlatıldı.
AB treninin Haziran 2006’da açılıp hemen kapatılan ’bilim ve araştırma’ başlığından 10 ay kadar sonra tekrar yola çıkması, Devlet Bakanı ve Baş müzakereci Babacan’ı mutlu etti: "27 ülkenin ortaya koyduğu müzakereleri ilerletme iradesi önemli." Babacan basın toplantısında şunları söyledi: "Sekiz başlıktaki durdurma, ilerlememize engel değil. Süreç iki boyutlu: Müzakereleri yürütme ve uyum reformları. Şimdi sektörler bazında detaylı çalışmalar yapacağız. Kıbrıs, tüm fasıllarda kapanış kriteri."
Bir emekli generalin günlüğü nedeniyle ortalıkta dolaşan darbe söylentilerine karşın, AB ile görüşmeler başlamış görünüyor. Öyleyse “andıç” konusunu dikkate almamak gerekiyor.
Başlayan görüşmelerin Bursa’mız için önemi büyük. Çünkü uluslar arası önemi olan üç beş kent arasında Bursa da geçmekte olup, bu kentlerde gerek tarihi dokunun korunması ve gerekse de çevre çalışmaları nedeniyle, buraya dikkat, HİBE yoluyla önemli kaynaklar aktarılacak. Yani Bursa belediyelerinin yapacakları bu doğrultudaki projeleri karşılıksız olarak AB tarafından finanse edilecek. Elbette bu projelerin sivil toplum kuruluşları ile birlikte ya da ortaklaşa üretilmiş olması, çevrede yaşamsal anlamda flora ve faunanın korunması ile kentsel bazda tarih dokusunun ortaya çıkarılması projelerinin AB tarafından hibe şeklinde finanse edileceği Türkiye Masası direktörü tarafından daha geçen hafta açıklanmıştı ve hatta müjdeli bir ifade ile “Türkiye’ye önemli miktarda hibe, 1,8 milyar Euro gibi, kaynak aktarılacak bu yıl. Belediyelerinizin iyi projeler üretmesi gerekir!”
Şimdi sormak gerekir Bursa Büyükkent ve diğer 17 ilçe belediyelerine; “Arkadaşlar, sivil toplum kurumları ile de meşveret edip hangi projeleri ürettiniz? Bursa bu konuda AB tarafından öncelikli il ilan edilmiş, siz neler yapmaktasınız?”
Umarız bir basın toplantısı yaparlar da kamuoyunu bilgilendirirler. Yani bu hibeleri kullanamazsak, nihayet sırada bekleyen yeni üye ülkeler çok.
***
Bursa’nın lodosu malum, mübarek bir esti mi, ne damda çatı kalıyor, ne insanda rahat nefes alacak ciğer. Ben de lodosu bahane edip, sanki başka neden yokmuş gibi, rahat nefes alabilmek adına sigara ile olan birlikteliğimi bitirme kararı aldım. Öyle bir birliktelik ki, tam 47 yıldır içiyordum. Şimdi 4 evet, yazıyla dört gündür sigara içmiyorum. Hiç böyle bir şey yapmamıştım. En uzun ayrılığım uyku hariç, eh işte 15 dakika olmuştur. 4 gündür içmiyorsam, bu iş bitti demektir.
Gene de büyüklerimizin; “Büyük lokma yut, büyük laf etme!” sözünü bir çekince olarak köşeye koyalım.
***
Turizm mevsimi başladı. Bursa gene bu konuda nal toplayacak bu yıl. Vilayet bazında bir türlü tam olarak organize olamıyoruz bu konularda. Ne devlet kurumlarımızda yeterli bilgi birikimi var bu konuda, ne de özel ve de güzel sektörümüzde bir heyecan ve yatırım isteği. Sonra da Bursa’ya “turist neden gelmiyor, neden birkaç gece konaklamıyor!” diye yakınırız.
Mevsim başlamadan birkaç göstermelik toplantı yapılır, yalap şalap birkaç cümle söylenir; sonra da; “Avrupalı bizi sevmiyor kardeşim!” diye işin içinden çıkılır. Bu konuda profesyonel yardım almayı düşünmeyiz. Maliyeti var çünkü.
Yunanlı Paskalya’da gelecek mi bakalım? Sokakta insanlara sorun; “Paskalya nedir, hemşo?” Alacağınız yanıt; “Bir çeşit börektir, ay şeklinde çörektir!” falan. Bir kentin insanı kenti ziyaret edecek yabancıların kültür ve alışkanlıkları hakkında bilgi sahibi değilse, konuklarını nasıl mutlu etsin?
Basit, taksi şoförü, lokantacı, esnaf, otel velhasıl el birliği ile kim olursa olsun bir güzel kazıklayıp gelecek yıl “Allah kerim!” deyip, gelen yılda da; “Allah Allah, yahu, ne güzel bir kente sahibiz ama bak bu yıl kimse gelmedi, tüh tüh! Kıymetimizi bilmiyorlar!” diye yakınırız.
O nedenle turizm mevsiminin başladığı şu günlerde gerek belediyeler ve Vilayet, esnaf oda ve birlikleri, şoförler derneği gibi birçok sivil toplum kuruluşunun üyelerini bilgilendirmeleri, gelen konuklarımıza nasıl yardımcı olacakları, yabancı dil kursları, yabancıların alışkanlık ve kültürlerinin tanınması konusunda üyelerinin bilgilendirilmesi gibi faaliyetlerde bulunurlar herhalde, ne diyelim!
Turist “altın yumurtlayan tavuktur da”, sokaklarımızı doldurmuş bulunan takkeli cinci hocalarımızın ne yumurtladığını Allah bilir!