Bazen anlamakta zorluk çekersiniz, “neden böyledir bu işler!” diye mırıldanırsınız. Sonra da mırıldanmaya devam edersiniz: “vardır bir sebebi de, nedir acaba?” Evet, nedir acaba? Yani anlamakta zorluk çektiğim şey şu İpek Yolu Uluslararası Film Festivali’nin tanıtım toplantısının İstanbul da yapılması.
Yapıldı da ulusal basın yoluyla aferinlenip, allı pullu şekilde ülkeye mi tanıtıldı? Yoksa böyle bir yolla uluslar arası mı olundu? Gezi mezi, otel motelli tanıtım toplantıları derken sözünü ettiğim konularda elle tutulur bir sonuç göremedim ben, ya siz?
İstanbul’da bir İpek Han mı var ya da bir Koza Hanı mı? Yoksa tarihin kadim günlerinden beri ipek İstanbul’da üretilirdi de biz Bursalı fani yaratıklar bundan habersiz yaşadık bu güne kadar? Bursa Edebiyat Günleri toplantılarından biri dahi İpek Şehrin Günlüğü diye yapılmıştı da, katılımcıların bildirileri dahi bu başlık altında yayınlanmamış mıydı? Öyleyse nedir olan? Yoksa Başkan Hikmet Şahin gelecek seçimde İstanbul Belediye Başkanlığına oynuyor da usul usul bir alıştırma mı yapıyor?
Değilse, yapılan Bursa’ya haksızlıktır. Aynı masraf yapılarak İstanbul’daki katılımcı zevat Bursa’ya getirilip tanıtım toplantısı örneğin Bursa Koza Hanı ya da imarı devam eden Bali Bey Han’da yapılır, “işte ipek/koza alımı yapılan aylarda gelenlerin rahatı için Osmanlı’nın ilk dört katlı hanı Bursa’da yapılmıştı, İpek Yolu’nun kilometre taşı Bursa’nın gücüdür bu!” demek daha doğru olurdu.
Başkan Şahin İstanbul’da yapılan tanıtım toplantısında, Festival kapsamında Türk sinemasının endüstrileşme çabalarına ve evrenselliğe ulaşma konusundaki uğraşlarına destek olmak amacıyla “Muhsin Ertuğrul Umut Ödülü” verileceğini söylemiş ve “Festival komitesinin gerçekleştirdiği yapımlar sayesinde yoğun seyirci kitlesini salonlara çekmeyi başardığı, sinemanın yeniden halkın sevdiği bir sanat dalı haline gelmesine katkı sağladığı ve genç kuşaklara sinema sevgisinin aşılanmasında önemli rol oynadığı gerekçesiyle ilk ödülü yönetmen Çağan Irmak’a vermeyi uygun gördük. Irmak’a ödülünü Bursa’da vereceğiz. Kendisine de tebrik ediyorum” demiş. Bunu Bursa’da da söyleyebilirdi ve daha anlamlı olurdu gibime geliyor. Yetmemiş, Organizasyon Komitesi Başkanı Burçak Evren de, uluslararası ve ulusal gösterim programları, sergiler, paneller, sinema kursları ve belgesel atölyesi gibi çok kapsamlı festivalde İpek Yolu ile de evrenselliğin Umut Ödülü’nün simgesi Karagöz ve Hacivat ile yerelliğin temsil edildiğini söyledi.
Sak üstünde damdağan, kaz beline urmayı denir buna. Karagözü evinden at, dünya alem ayağa kalksın, şimdi de Karagöz’ü İpek Yolu’na kat. Hadi kattın diyelim de Karagöz bu festivalin hangi programında yer alıyor, ben analayamadım, yoksa bay organizatör Evren “Yad eller aldı da beni!” yalellisi içinde Karagöz’e yapılan haksızlığı unutturmak mı istiyor? Yoksa (kâinat) anlamına gelen Evren, uhrevî düzlemden dünyevî zemine indiğinde ille de müdaheleci bir güç haline mi gelmektedir? Sonra sayın Evren devam etmiş tanıtıma: “Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nin 10 Kadın 10 Bakış başlıklı belgesellerle iş hayatında, bilimde ve sanatta büyük başarıların altına imza atıp ataerkil toplum anlayışı içerisinde kendi duruşlarını güçlendirirken öte yandan hala töre cinayetleri, aile içi şiddet ve cinsiyet ayrımcılığının kıskacında var olan kadınların bu gerçeğini gündeme taşıyacağını da bildirdi. Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali’nde Türk sineması açısından büyük tarihsel önemi olan Manaki Kardeşler’in 1905–1920 yılları arasında çektikleri filmlerin orijinallerinin, Türkiye’de ilk kez sinemaseverler ve araştırmacıların karşısına çıkacağını söyleyerek “Yıllardır sinema tarihçileri tarafından yürütülen ‘İlk Türk Filmi’ tartışmalarında önemli bir yeri bulunan ve ilk Türk filmi olduğu iddia edilen bu filmler eksiksiz olarak izlenebilecek.” Bu güzel haberler ne yazık ki tam sevindiremedi bizi.
Çünkü bütün bunlar madem Bursa’da yapılacak, eğer baskın bir İstanbul kompleksi değilse olan, tanıtım toplantısının neden Bursa’da yapılmayıp İstanbul’da yapıldığının gerekçesini hala anlayabilmiş değilim. İşte böylesi nedenlerle bu tanıtım toplantısına katılamadım. Katılabilseydim, sorabileceğim şeyler olurdu kamuoyu adına ve de kafamız bu kadar karışmazdı.