Yazarlar

Hadi Buyurun…

post-img
Ne yaman çelişki bu, Yıllarca, hatta yaşam boyu peşinde koştuğumuz, özgür düşünce, adaletli paylaşım kavgasını, Düzeni değiştirme adına bu seçim döneminde HDP veriyor… Niye çelişki, kâğıt üzerinde MHP Türkiye’nin hangi siyasi noktasında yer alıyor ise, Kürt’lerin (Kürdistan kelime 1954 NATO cümlesinden alınmıştır J) siyasi yapısında HDP’nin yeri aynı idi, belleğimde düne kadar…   Birkaç defadır Sn Demirtaş’ı izliyorum/dinliyorum, en son dün akşam HaberTürk’te (ne çelişki ama Türk/Kürt ikilemi kanal isminde bile sırıtıyor…) izledim baştan sona. Fazla abartmadan, “emekten yana, halktan yana” kısa dönemde yapılabilecek birçok olayın tespitini yaptı, sonrasında çözümlerini dillendirdi; Hem de, ekonomik ve yasal olarak ayakları yere basarak, bana göre… Ekonomik kaynakları açıklarken, iktidarın savurganlıkları ve ülkeye barış gelmesi ile askeri harcamalarda yapılacak kısıntı ve “vicdani ret”in askerlikte kabulü ile (vicdani retçi olanların kamu hizmetinde belirlenecek bir süre çalışmaları gerektiğini söyleyerek)yapılacak tasarrufu rakamlar ile anlatımı müthişti…   Öyle bir cümlesi vardı ki, biz bu yardımları “yoksul halka, yoksulluğu azaltıncaya kadar yardım yapacağız” diyordu. Sonrasında, ülke kaynaklarının doğru yönetilmesi ile yardımlara gerek kalmayacak diyordu. Program sunucusu, asgari ücrette AKP’nin muhalefet partileri açık artırmaya çıktı söylemi hatırlatması ile sorduğu “1.800 TL asgari ücreti nerden buldunuz, CHP 1500 TL diyor” derken. Cevapta “Bu rakamı DİSK’in açıkladığı aile geçimindeki, en az geçim düzeyi olan 3.600 TL’yi, ailede iki kişi çalıştığını varsayıp, ikiye böldük” açıklaması, akıl doluydu.   Sn Demirtaş’ın, Dinayet İşleri Başkanlığı için çok doğru bir tahlil yapıyordu bana göre. Dinayet İşleri Başkanlığının kaldırılıp “İnanç İşleri” ile ilgili bir kurum oluşturularak, vatandaşların inançlarını özgürce yaşayabilecekleri ve de devlet olanaklarından eşit yaralanmaları gerektiğinin altını çiziyordu. Okullarda din dersinin ya inançlara göre ya da dinler tarihi olarak (bu çok daha doğru bence) okutulması gerektiğini anlatarak,  doğru bir adım daha atıyordu. Bu konuda yıllardır, kangren olmuş yaraya çözüm üretiyordu adeta…   Yerinde yönetim ile il ve bölgelerin ihtiyaçlarına göre daha iyi çözümler üretileceğinden yana olduğu açıklamalarını yapıyor. Konu bu noktaya gelince bizlerin büyük kısmı ülke bölünüyor diye ayağa kalkıyoruz, kalkıyoruz da…   Bu cümleden sonra, bir gözlememi anlatayım bu arada…   Geçen ay, hayatımda ilk defa güney doğuya gittim… Atatürk havalimanında, uçağa bininceye kadar çevremin pek farkına varmamışım meğer. Uçak havalandığında, her tarafta ya Kürtçe ya Arapça konuşuluyordu. Giyim tarzlarından anladığım kadar yolcuların %5 kadarı Türk kökenliydi… Gittiğim ilçeye vardığımda saat, 23’ü geçmişti, bu ne zaman fark ettim, bayiden içki aldığımda gözüm saate iliştiğinde. Satıcıya o an sordum, saat ondan sonra yasak yok mu diye. Satıcı gayet rahat, yok abi dedi. Sigara istedim, Amerikan markası sigara 4,5 TL, 70’lik viski 15 TL. Sigara yasağı mı, inanın yasak bir yer görmedim ben. Hadi buyurun… Gece yarısını geçe, 8-9 dakika süren makinalı tüfek sesleri geldi yoğun bir şekilde. Sabah iş için gittiğim aşiret ağasına bu olayı sorduğumda çok rahat “ha yeğenler yeni almıştır, deniyorlardır” dedi, hadi buyurun…   Türkiye’yi Suriye’ye bağlayan yolun iki tarafında, sekiz dokuz kilometre düzenli aralar, yakıt tankeri veya kulübeler vardı. Bunların tamamı litresi 2 TL’den mazot satıyorlardı.  Hadi buyurun… İlçe, inanılmaz Suriyeli sığınmacı kaynıyor. Pazarlarda tezgâh açmışlar bile. Hava 6-7 derece idi. Yöre halkı, bu sıcaklıkta adeta donuyordu. Tüm erkekler ayaklarına kadar paltolu, Başlarında poşular sarılmış vaziyette dolaşıyorlardı, batıda hiç görmediğimiz bir tarzda. Hadi buyurun… Köyde, kahvede, pazarda, lokantada Türkçe hiç duymadım kendi aralarında konuşurken. Hadi buyurun… Yemek gelenekleri, çok değişik ama çok güzel. Ha bi de oralarda ekmek isterseniz, bizim burada lavaş dediğimiz pidemsi ekmekler geliyor, ama her yerde bakkalda, lokantada. Hadi buyurun…   Yani kısaca, batıdan farklı gelenek, göreneklere dayalı bir yaşam biçimleri ve bir başka dilleri var…   Konuştuğum Kürtlere sordum, AKP’liyiz dediler. Nedenini ise, Kürt kimliğini AKP’nin tanıması olduğunu söylediler.  CHP dediğimde ise bu yörede azınlık bile olmaz diyorlar. Anlattıklarından çıkardığım, 12 Eylül faşizminin yaptıklarından, derin devletin yaptıklarından orduyu sorumlu tutuyorlar. Ordunun da baş destekçisinin CHP olduğu düşüncesi “kesin olarak” hakim.   Çözüm sürecinde, AKP-HP ortak davranıyor. Ya HDP’ meclise girmez ise çözüm süreci ne olur dediğimde. Çözüm sürecinin, partisel bir olay olmadığını, konun “Kürt Halkı’nın” sorunu olduğunu söyleyip; “ister AKP den, ister HDP’den meclise giren her Kürt seçim sürecini savunur/savunmak zorundadır”, buradan meclise girecek olan AKP’lilerde Kürt, kimse bunu unutmasın, diye olayı tüm açıklığı ile özetliyorlar.   İster beğenin ister beğenmeyin, gerçek bu. Hadi buyurun…    Şimdi, şunu iyi görmek lazım, Anlaşılan çözüm süreci her durumda devam edecek… AKP’yi tek başına iktidara getirip, hükümranlık mı devam etmeli… Ya da HDP’nin, meclise girip, AKP-HDP olası koalisyonun ile oluşacak hükümette; HDP’nin AKP’nin “ben yaptım oldu” anlayışını ve de başkanlık sistemi hayallerini frenleyecek bir işlev görmesi mi desteklenmeli… Hadi buyurun… Karar sizin…   Güneydoğuda öğrendiğim bir bilgiyi de, bekâr erkeklere duyurayım (bizim buralarda pek duyulmadı da). Suriyeli sığınmacı kamplarından, resmi evlilik yapanlara bekarlara, Hükümet on beş bin lira evlenme yardımı yapıyor. İlgileneler hadi buyurun J  …        

Diğer Haberler