Yazarlar

Kazandıran Kaos

post-img

Yerel seçim öncesi, iktidar tüm kozlarını ileri sürüyor.

Ekonomik, siyasi ve de hukuki bir sürü vaatler veriyor.

Bu vaatler tutulmasa da seçmen de oy karşılığını buluyor.

Burada problemi çözmek muhalefet partilerine düşüyor.

Aslında Sn Kılıçdaroğlu’nun onca seçim kaybettikten sonra, geçte olsa doğru bir tespiti var;

AKP’nin, üç seçmen sandığına kadar olan küçük yerleşim birimlerinde yani kırsalda, oyu %60 civarında.

 

Şimdi yeni CHP yönetiminin ilk görevi yıllardır var olan bu probleme çözüm için, yöntem geliştirmek.

Bakın aşağıda yazdıklarımı sizde, bizde biliyoruz;

İktidar, yandaş basın ve televizyon kanalları ile geniş bir kitleye ulaşabiliyor, gerçekleri kendi kurgusuna göre anlatıyor.

İktidar, devlet olanaklarını her halükarda kullanarak seçmeni maniple edebiliyor.

İktidar, elindeki yetki ile seçimlere, yasalara kendi istediğince yörünge düzeltici dokunuşlar yapabiliyor;

Bunları biliyoruz değil mi?

2024 yerel seçimlerine giderken, tüm bunlar göz önüne alınacak değil mi?

 

Yerel seçimlere yönelik, ilk adım geldi.

Bu da hepimizin bildiği AYM ve Yargıtay arasında TİP Milletvekili Can Atalay’ın bireysel başvurusundan kaynaklı AYM’nin verdiği karardan dolayı, Üst Yargıda yaratılan kaos.  
AYM’nin bu kararına göre, şimdiye kadar uygulandığı üzere, Can Atalay’ın hemen tahliyesi ve haklarının iadesi gerekiyor. Karar 1. kademe mahkemesine, hemen uygulanması için tebliğ ediliyor.

Ama gelin görün ki, 1. Kademe mahkemesi Anayasanın 153. maddesine göre uygulama yükümlülüğü bulunan bu kararı, Yargıtay’a yönlendiriyor.

Bu karara anayasal olarak, yorum dahi yapma yetkisi bulunmayan Yargıtay Ceza Dairesi Anayasa Mahkemesine karala ilgili karşı yazı yazıp;

Üstüne üstlük bu kararın lehinde oy kullanan Anayasa Mahkemesi üyeleri ile ilgili suç duyurunda bulunuyor.

Pes doğrusu bunların hepsi Anayasaya aykırı.

 

 

Hukuk dışı örnekler,

Bu noktaya, olağan bir zaman akışında gelindiğine inanmak saflık olur herhalde.

Sn Bahçeli uzunca süredir, Anayasa Mahkemesinin kapatılması veya yetkilerinin daraltılmasını eline geçen her fırsatta söylüyor.

Ayrıca, Can Atalay’ın AYM de görülecek başvurusu öncesi, Yargıtay apar topar dosyayı beş günde inceleyip, 18 atıfta bulunarak(!) 130 sayfalık bir yazı ile dosyayı onaması bir alt yapı hazırlığı olduğu aşikar.

Ayrıca Yargıtay Ceza dairesinin hemen hemen, hiçbir hukuki kararda göremeyeceğiniz, hukuk dışı örnekler ile FETÖ elebaşının, Kandil Terörist yöneticilerinin;

Milletvekilliğinin önü açılıyor diye olayı ajite etmesi dikkat çekici bir başka husus.

Cumhur ittifakı, bu cümleleri öne çıkararak;

‘Bakın Yüksek Yargı, AYM ve destekçilerinin teröristlere, hangi yöntemler ile nasıl destek verme çabası içinde olduklarını tespitini yapıp göz önüne serdi.’ Söylemi ile yerel seçimlerde oy devşirmeye çalışacağı açıkça belli oluyor.

Muhalif partilerin bu oyuna düşmeden, bu cümlenin hiçbir hukuki dayanağı olmadığını anlatıp, AYM’nin arkasında durmaları gerekiyor.

 

Hedef Bireysel Hak İhlalleri Başvurularının Önünü kesmek mi?

Konu iktidarı, 12 Eylül Referandumunda elma şekerlerinden biri olan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru önünü kapatmak en azından zorlaştırmak.

Bunu AYM’ni kullanarak seçim malzemesi yapmak.

Bakın Sn Erdoğan, AYM’nin önünde, 130bin bireysel hak ihlali dosyası olmasından yakınıyor. Acaba Sn Erdoğan, bunun nedenlerini niye araştırtmıyor, sadece sonuçla ilgileniyor.

Kim keyif için AYM başvurur ki.

 

Aslında olay “Kazandıran Kaos” yaratmak.

Bu kaostan, ajite edilmiş zorlama örnekler ile AYM üzerinde baskı kurmak. Bakın hepimiz biliyoruz AYM tüm üyeleri, AKP döneminde seçilmiş(atanmış), yani dıştan biri yok.

Acı olan adaletin doğru tecellisine katlanılmaması.

Sanırım, burada amaç yaratılan kaosla, tamda yerel seçim öncesi bir taşla iki kuş vurmak.

Anayasa Mahkemesi’nin yetkilerini en azından kısıtla; Seçmene, cumhur ittifakına genel seçimi kazandıran, terör mesajı ile korku salmaya devam et.

 

Yargıtay yazısına itirazın Siyasi Ayağı Nerede?

CHP yeni değişim yönetimi, bu kaosu daha birinci dakikada kucağında buldu. Mecliste, sokakta tepkisel eylemler yapılıyor. Barolar Birliği ile hukuksal ortak adımlar atılıyor/atılmaya çalışılıyor.

Ama siyasi ayak eksik;

Sn Özel’e ana muhalefet partisinin başı olarak, diğer tüm muhalif partileri, altılı masada olsun olmasın bir araya getirmek.

AYM’nin varoluşunu ve bütünlüğünü korumak için ortak karar verenler ile

Sn Cumhurbaşkanı’ndan randevu alarak, bu konudaki halkın yarısının düşüncelerini iletmek görevi düşmektedir.

Ayrıca bu tarihe bir not düşmektir.

Gün olur lazım olur.

 

 

 

 

 

Diğer Haberler