Amerikan Başkanları ile ilgili yakın tarihe baktığımızda, Başkanların arkalarında ABD'nin yani
Dünyanın en güçlü patronlarının olduğu görülür.
Değişti;
Ne değişti…
Arakasında en zengin patron yok...
Ne var...
Kendisi en zenginlerden, Başkan, var...
Değişen dünyada, kapitalist sistem kendi tokadını yedi.
Adam ABD'nin karar vericileri kadar zengin.
Kendi karar vericilerden biri...
İşte, Amerikalı bunu gözden kaçırdı.
Adam,
Hava atma delisi, ABD sisteminin ret edemeyeceği parası da var...
Hatta ve hatta Rusya ile kol kola, sarmaş dolaş yaptıracak kadar, ABD sistemine
Kafa tutma olmasa da, bağımsız davranma gücüne sahip.
Klasik ABD'li bir patrona bağlı olmaması;
Kafasına göre takılması,
Yani Newyork’ta yaşayıp, Newyork eyaletine korunması için çoook maliyetlere sebep olması
eee, kendi kazdığı kuyuya düşen Amerika tablosu
Bu tabloda, hesap dışı olan
Çizgi dışı bir Amerikalı.
Şimdi bir de,
Dünya devlerinin CEO'larını devlet yönetimine çekiyor. (Zaten hep derim şirketleri büyütenler patronlar değil, arka sayfada çalışan akıllardır)
İlginç bir deneyim izleyeceğiz;
ABD'li gerçek bir patron Başkan, dünya devi CEO'lardan takviyeli ABD yönetimi...
Merak ettiğim, yüzyıllarca ABD'yi daha doğrusu Dünyayı, güçlü ailelerinin kararları ile yöneten Amerikalıların, bu olayı nasıl sindirecekleri...
Kafasına göre davranan, bu adam şu anki hali ile,
Sistem içinde yok olmazsa/edilmezse;
ABD'nin bağırsaklarını temizlemeye aday mı ne...
Siz ne dersiniz...
Bence aday.
***
EGO…
Hani şu elli yıldır konuşulan Başkanlık sistemi değişmez önceliği ile gündemde.
Nerden biliyorsun derseniz, benim anılarımda ilk devlet erkanında gördüğüm an var.
1982'lerde, rahmetli annemin ısrarı ile Ankara'ya çok çok üst düzey bir bürokrat eniştemi ziyarete gittiğimde;
Masanın üstünde, A4 boyutlu 500 sayfalık görünen bir kitap/dosya vardı. İsmi mi;
"Başkanlık Sistemi"
Sormuştum, ama sorumu duymamazlıktan gelip, iş ile ilgili konuşmayı yeğlemişti rahmetli.
Neyse ki o iş olmadı. Annemi de kırmamış olmuştum böylece.
Ülkemiz de, her dönemin daha doğrusu,
İktidar gücünü, zirvede yaşayanların hepsinin önceliği,
Egosu…
Başkanlık sistemi…
Doğal olarak bu ego RTE de de var…
Hani bu günlerde ortalıkta dolaşan, başkanlık ile ilgili pek çok "Anayasa” değişiklik önerisi içinde var olduğu söylenen/yazılan maddeler dolaşıyor.
Ne doğru, ne yalan ayırt edilemiyor.
Sözün özü, sapla saman karışık, karma karışık. Şimdi deniyor ki,
"…erken genel seçimlerde, mevcut Cumhur Başkanı aday olabilir"
Yani,
İktidar gücün varsa,
Yasa, beş yılda bir seçim öngörmesine rağmen,
Dört yılda bir, bağla otomatiğe...
Erken Genel Seçim yap/yaptır…
Cancağızının istediği kadar Cumhur Başkanı adayı ol.
Dahası Cumhurbaşkanı ol…
Sadece beş yılı bekleme, dört yılda bir erken seçim yap...
Erken Gelip Otur.
Oturabildiğin kadar…
Erken gelen oturur hesabı,
Cumhurbaşkanlığı'nı kaybetme.
"EGO"nu da tatmin et…
Yok, bu bildiğiniz, Gökçek Ankara’sının <Elektik-Gaz-Otobüsü> değil yani
Bu dümdüz sözlük anlamı ve de üzerine tam anlamıyla,
Erken gelen oturur formülü...
Türkiye bunu
Sindirir mi ?
Evvel Allah sindirtirler…
Kolaylaştırmak için musil ilacı verirler…
Bunun muhalefet tarafından önlenmesi veya onlara göre kurtuluşu,
Bu musil ilacının önünü mecliste kesmek...
Yoksa
Bu bağırsakları temizlemeye dönüşür ise,
Hani "S…. Cafer bez getir" li tekerleme var ya,
Muhalif her isim adına tek tek, kişiye özel yazılır,
Hem de tez getir ilavesi ile.
Sonumuz HAYIRlı olsun
Amin…