Tarih Yazıcı’sını Anlamak…
Bu Yazımın ikinci bölümü geçen yıl yazıldı ve de “yenieksen.com” da yayınlanmıştı. Bir yıl süre geçti. Bursaspor da o
korkularımın tamamı yaşandı. Bu konumda haklı çıkmak hiç keyif vermiyor maalesef. Ahde vefa olmadan yaşananlar,
yapılan yönetim seçimi ortada. Bursa’yı, Orhangazi ve İnegöl sınırlarında öte temsil edemeyenlerin takımı ne hale
getirdikleri ortada. Hani Atamızın bir sözü vardı “geldikleri gibi gider” diye. Aynen yaşandı. Ama hiç olmaz ise
koltuklarını bıraktılar, bu ülkede bu davranış “erdemdir” teşekkür etmek lazım. Ne demiş büyüklerimiz yiğidi öldür
ama hakkını ver.
Evet, yine kongre günü geldi çattı.
Üyeye düşen, doğru seçim yapmak, tribünlerde üye çoğunlu olduğunu düşünürsek şimdi “görev” onların.
Doğru seçim, doğru kadro ve küfürsüz seyirler.
İşte o zaman başarı ”Buz” gibi gelir…
Sayın Yazıcı’yı bir kez daha saygı ile anıyor, üyelerden bu yazıyı bir anımsatma olarak bir göz atmalarını bekliyorum…
Tarihe Yazdık, Tarih Yazıcı’sını (08.05.2013)
Bir Mayıs akşamı, yaşadık
Genlerine bir yazıcı tarafından, dürüstlük başarı yazılmış tohumun, yıllarca özenle korunarak, emeğin tertemiz teriyle
her gün, her gün bıkmadan usanmadan, sağlam ustaların sulanması ile açan, yeşil beyaz güllerini.
Bu güllerin, bütün yurdu kapladığına şahit olduk. Bu güller ile yolladık sevgilerimizi, selamlarımızı, renklerimizi
Boğaziçi’nden dünyanın dört bir tarafına. O, 16 Mayıs akşamı gözyaşları seldi sevinçten Bursa’nın.
Bu Mayıs akşamı sel yine Bursa’nın gözyaşları var, ama bu kez acıdan, hüzünden…
Tarihe yazdık, tarih yazıcısını saygımızla, sevgimizle…
Ama unutmadık, uzun, dikenli, taşlı tuzak dolu yollarda, pusular arasından yürürken, bu tarih yazılırken neler
yaşanmadı/neler yaşatılmadı ki bu şehirde; Tarih Yazıcısına…
Sanırım, futboldaki İstanbul dukalığına karşı dururken, Federasyon denen derebeylikte, derebeyine karşı
savaşırken yorulmadı, Bursa’daki, futbolu ayak topu değil ayak oyunu gören çevrelerin arkadan saldırılarında
yorulduğu kadar.
Neler yaptırmadılar ki pis maşalarına. Hayali vurgunlar yarattırdılar. Şampiyonluk kutlamaları yapılırken, mahkeme
koridorlarını layık gördüler. Öyle ki leş kargası gibi bekleyen dukalık, çamurlu kalemlerinin eline, yaratmaya
çalıştıkları hayali dayanaklar ile koz vermeye çalışmaktan kaçınmadılar… Çünkü birileri alışmıştı, Bursa’yı babalarının
çiftliği görmeye. Çiftlikte çalışanlar onların elbette marabalarıydı, öyle de olmalıydı. Maraba efendisinin sözünden
çıkmamalıydı…
Onlar istedi mi, canları sıkıldı mı sahne değişmeliydi, tüm aktörleri ile. Ellerinde kamuoyunu yönlendirecek
oyuncakları(onlara göre)/ya da bu oyuncağa sahip dostları vardı. Bazen bunu da başardılar, bazen de o dönemlerde
kalemlerine, mürekkep yerine çamur doldurmayanları karşılarında buldular/bulmaya başladılar, ekmekleri
pahasına.
İşte artık tarih yazılmaya başlanmıştı. Mürekkep dolu kalemler artık, bir yerlerde yazıp çiziyorlardı. Artık dünya
küçülmüştü iletişim biliminin getirdiği olanaklar ile. Artık sayfalar arasına sıkmış/sıkıştırılmış insanlar yoktu sadece,
koltukların, divanların, makamların isteğine göre haber yapan.
Şimdi artık, dik duran bir başkan, sağlam bir teknik adam, inanmış bir kadro ve kenetlenmiş bir şehir vardı. Bu tablo
karşısında arka planda yapacaklarından geri durmayanlar bile şapka çıkarmak zorunda kalmışlardı görünen, gün
yüzündeki mekânlarda. Yapacakları pek bir şey kalmamıştı, yaygın basın da bile, şampiyon bir efsane yaratan takım
ve başkan yazılıp çiziliyordu. Ayrıca da şike bataklığının çamurundan, camianın üzerine bir nokta çamur
bulaştırmadan geçiren bir başkanı anlatıyorlardı yazılarında haberlerinde.
Koltuk, divan, yatak, masa işe yaramamıştı başarıları karalamaya. Kim tertemiz şampiyonluk kupasının ışığını çamurla
sıvıya bilirdi başaran olmuş muydu ki güneşi balçıkla sıvayan.
Tek başardıkları, her şeyini Bursaspor’a vermiş bu yürekli insanın, yaşamını da bu uğurda sonlandırmasına sebep
olmalarıdır…
Şimdi kanımca Bursaspor camiasına düşen görev, geçmişi unutmadan, Bursa ve Türk futbol tarihine altın harfler ile
yazılmış bir efsane başkanın ekolüne sahip çıkmak ve “Yazıcı ekolünü” geleceğe bu temizliği ile taşımaktır…
Sayın Başkanın anısı önünde saygı ile eğiliyorum.
Mekânı cennet olsun.