Yunan ordusu, yaklaşık yirmi bin mevcuduyla, iki bin beş yüz mevcutlu 56 ncı Tümenin zayıf direnci karşısında 8 Temmuz 1920 günü Bursa’ yı işgal etti. Bursa’ nın 1326 yılında Orhan Gazi tarafından alınmasından tam 637 yıl sonra düşmesi ülkeyi yasa boğdu.
10 Temmuz 1920 günü T.B.M.M. aldığı bir kararla Kürsüsünü bir kara örtü ile örttü. Ülkenin karalara bürünmesini simgeleyen .bu yas örtüsü ancak, Bursa’ nın kurtuluşu ile kaldırılacaktı halkın o kutsal Kürsüsünden.
Bursa’ nın işgali üzerine Meclis bütün sorumluluğu, eski 56 ncı Tümen Komutanı ve bir haftalık 20 nci Kolordu Komutanı olan Albay Bekir Sami (Günsav) beyin üzerine yükledi ve Kuvayı Milliye’ nin kurulmasında Kuzey-Batı Anadolu’ da büyük emekleri geçmiş olan Albay Sami, 14 Temmuz 1920 tarihinde Meclisin isteği ile emekliye sevk edildi.
12 Temmuz 1920 de gizli oturum yapan Meclis, aldığı askeri durum üzerine bilgilere karşın ülkenin kurtuluşuna duyduğu güveni, 18 Temmuz 1920 tarihinde MİLLİ MİSAK andını ilan etmekle göstermiştir.
Orgeneral Cebesoy, “Milli Mücadele Hatıraları” kitabında şöyle anlatır o günleri:
“...7 Temmuz’ da geldiğim Bozhüyük’ ten Pazarcıkla muhabere yaptığım zaman, Bursa istikametinin tamamiyle boşalmış olduğunu haber almıştım. Geriye çekilenlerin nereden geçtikleri ve nerelere gittikleri malum değildi. Bursa kumandanı ve valisi biraz evvel maiyyetiyle beraber Pazarcık’tan Bozhüyük’ e hareket etmişlerdi. Bursa’ ya giren düşmanla bir tarafta temasımız ve Bozhüyük’ ten Bursa’ ya kadar onu gözetliyecek kuvvetimiz kalmamıştı”
10 Ağustos 1920 de 433 maddelik SEVR anlaşması imza ediliyordu. Osmanlı devleti fiilen bitmiş ve bir kuklaya dönüşürken düşman güçleri Ankara’ya doğru Eskişehir yönünde hızla ilerliyordu. O günleri anlatan Yunan Ordusu Lojistik Şubesi müdürü Y.L.Spyridonos: “1000 ağır, 500 orta kamyon 250 ambulans daha aldık. Yirmi iki km.lik Bursa Kestel hattını inşa ettik. Ordu varlığı, 1921 Haziranında 220.000 kişiye yükseldi. Yunanistan oldu olalı, bu kadar büyük bir ordu kurmamıştı.”
Cebesoy Paşa ise şöyle yazıyordu anılarında: “...düşmanla nasıl temas edilecek ve hangi kuvvetle zaman kazanılacaktı? (...) O sırada karargâhıma Mülazım-ı Sani Halil Nuri Efendi (Emekli Albay Niğde Milletvekili Halil Nuri Yurdakul) adında bir genç müracaat etti. Bozhüyük’ ten topladığı yirmi-otuz tüfekli ile Pazarcı’ ğa gidebileceğini, oradaki Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Yetimoğlu’ un yardımıyla İnegöl istikametine gideceğini, düşmanı Nazifpaşa’ da oyalayabilmek için kuvvet toplayabileceğini temin ediyordu. Muvafakat ettim. Ufak bir müfreze yaptı. Eğer kâfi miktarda silah bulunmuş olsaydı, müfrezenin mevcudu belki yüzü de aşardı”
Görüldüğü gibi: Koskoca Paşa dahi yeterli silah bulamıyor, yeterli direnme gücü oluşturulamıyor. Can pahasına zaman kazandıracak ufak birlikler kurabiliyorlardı ancak.
İşte Kurtuluş Savaşı bu yokluklar ve çok büyük özveriler karşılığında elde edilen ve tarihin yazdığı gerçek bir kahramanlar ve kahramanlıklar destanıdır.
Bursa’ da bu büyük savaşın sonunda kente ilk giren 30. Süvari Alayından bölük komutanı Yüzbaşı Rüştü Dinçer ve maiyetinin Belediye binasına bayrağımızı asması ile kurtulur. Tarih 11 Eylül 1920 sabah saat 08.20’ dir.
Türk’ ün onurunu kurtaran Mehmetçiği Osman Gazi’ yi sandukasında doğrulmuş elini öperken gösteren o günlere ait kartpostalın fotoğrafını görüyorsunuz. Şehitler anıtının Osmangazi türbesi yanından kaldırılması Osmangazi ve Mehmetçik’in o günlerde bütünleşen ruhlarını birbirinden ayırabilir mi sizce?
Belli ki, Büyük Meclisteki o kara örtünün şehitlerin duası ile kaldırıldığı unutulmuş ve yaşadığımız günlerin temelindeki değerleri bilmeyenlere var…