Hz. Musa bir gün Tur Dağında iken;
_ Ey Allah’ım, bütün kavmim seni tevhit ile birliğine iman ettiler. Senden niyazım en aşağılığı, en iyisiyle af ve mağfiretine layık gör.
Yüce Allah buyurmuş;
_ Duanı kabul edeceğim. Ancak bana şu aşağılık dediğin kullarımdan birini getir.
Bu emri alan Hz. Musa dağdan aşağı inmiş. Şehri gezmeye başlamış. Yüce Allah insanı yaratıklar içinde en yüce mertebede yarattığından, onlar arasından birini bulup götürmeyi uygun görmemiş. Bir deri, bir kemik kalmış uyuz bir köpeğe gözü ilişmiş. Elindeki ipi köpeğin boynuna takması ile yüce Allah’ın hikmeti köpek dile gelmiş;
_ Neni hor görüp Cenab-ı Hakk’a götürürsen, korkarım Hak’tan uzak düşersin. Allah’ın huzurunda her mağdur gibi yücelirim. Hakk’ın bu emirden muradı seni sınamasıdır. BENCE ALÇAK GÖNÜLLÜ OL. ALLAH KULLARININ HOR, HAKİR EDİLMESİNİ İSTEMEZ...
Hz. Musa üzülür. Ağlayarak;
_ Bana ne kadar kızmış olsan haklısın. Bilmeyerek sana üzüntü verdim. Köpek;
_ Ey Hakk’ın resulü, İzzet ve saadet şişesini yere çal. Alçak gönüllülüğü ilke edin. Bana taktığın ipi boynuna geçir. “Ya Rabbi! Kendi nefsimden aşağısını bulamadım” de.
Hz. Musa köpeğin öğüdünü yerine getirdi. Hemen yüce Allah şöyle buyurdu,
_ Hani büyük yeminin nerede kaldı? Bana vermiş olduğun söz ne oldu? Hani bana kullarımın içinde en zavallı kulumu getirecektin? Hz. Musa,
_ Yüce Allah! Her şey sence bilinendir. Aradım, kendi nefsimi sana getirdim; kendimden alçağını göremedim.
_ Ey Musa, eğer o köpeği iple boynundan sürükleyerek getirmiş olsaydın, seni nebiler defterinden silerdim!
Sayın Başbakan, 7 yıl önce maddi zorluklardan yakınıp “BİZİM HALİMİZ NE OLACAK? Anamız ağladı!” diye yakınan M. Kemal Öncel adlı vatandaşa: “Ananı da al git!” dediniz. 2006 da “artık şehit cenazesi görmek istemiyoruz” diyen insanlara; “ Askerlik yan gelip yatma yeri değildir” dediniz, ODTÜ’nde kendisine yönelik demokratik hak olan protesto eylemine 3 bin kişilik çok sert polis müdahalesini kınayan rektör ve öğretim üyelerine; “Yazıklar olsun bunları mı yetiştirdiniz!” dediniz, İstanbul Belediyesine bağlı tiyatro sanatçılarının kendileri ile ilgili alınan kararları eleştirmelerine; “Hem maaşını belediyeden alacaksın, hem eleştireceksin” dediniz, Muhteşem Yüzyıl gibi bir görsel sanat çalışmasını; “ bizim ecdadımız bu değil” demiş, yapımcıları ağır eleştirmiştiniz son olarak ta “atama yoksa oy da yok!” diyen ve gene demokratik hakkını kullanan bir öğretmene; “oyunu kendine sakla, o oy senin olsun, bize kimlerin oy verdiği belli!” dediniz.
Bütün bu olanlardan kime sorsanız aynı cevabı alırsınız; “egosu çok şişmiş, kibirleniyor!”
Kibrin ve şişkin bir egonun Yüce Rabbi tarafından nasıl algılandığını Hz. Musa örneği ile anlatmaya çalıştık. Yani siyaset ve erdemi birleştirmenin bir yolunu bulmak gerekiyor.
Toplumu germenin âlemi yok.