Yazarlar

Sporla başlamak!..

post-img
Bilirsiniz ‘güne, sporla başlamak iyidir’ diyorlar. Gençsen veya işini yoluna koymuş orta yaş genciysen (!) güne sporla başlayabiliyorsan, ne güzel… Ben yaşamımda bunu başaramayanlardan olmama rağmen; Bu hafta başı yazıma sporla başlayayım istedim. Spor, zindelik ve pozitif enerji getirir ya, işte öyle olsun diye!..   BURSASPOR’DA BAŞKANLIK OYUNLARI   Bursaspor, şehrin önemli bir markası... Bursaspor başkanlığı; İstanbul basınında taşra muamelesi görse de şehirde bazı kesimler tarafından elde edilmesi gereken bir koltuk olarak görülür. Nedeni çok basit, şehrin yöneticilerinden, siyasi erklerine kadar randevu almak için çok iyi bir anahtardır. Ali, Veli olarak randevu isteyip alamamak var, Bursaspor başkanı olarak almak var. Konu ister kulübü ilgilendiren bir konu ya da işinle ilgili özel (ticari) olsa da fark etmez. O makam maymuncuk, her kapıyı açar, Ankara’ya kadar… Gelelim, Bursaspor’da yakın geçmişte yaşanan başkanlık oyunlarına… Oyunun sonucunu o zaman algılamamış bir kişi olarak yazıyorum.   İLK PERDE…     Yıl 2014, Bursaspor başkanlığı için birçok yerde akıl yürütülmekte, aday tartışmaları yapılmakta, bunlardan biri de Demirtaş ta… Ortada bir sürü isim konuşuluyor ama kulübe yakın isimler ve sanayiciler arasında bir uzlaşı yok. Toplantıya katılanlardan Mustafa Oran dışarı çıkıyor. Döndüğünde ‘Arkadaşlar Cavit Bey (Çağlar) ile görüştüm, kendisi Bursa dışında ama başkanlığı düşünüyor, şimdi kimler yönetime girecek onu konuşalım mı?’ diyor. Oran beklemediği bir tepki ile karşılaşıyor kendine göre, orada bulunanların tamamına yakını bu öneriye karşı çıkıyor.   İKİNCİ PERDE...   Yıl 2014, Cavit Bey Bursaspor’u başıboş (!) bırakmaya hiç mi hiç niyetli değil, zaten bütün şehir bunu biliyor. O zaman, Erkan Körüstan’a karşı ikinci perdede oyunun baş aktörlüğüne Mestan getiriliyor. Mesut Mestan, Cavit Beyin isteği/desteği ile Bursaspor başkanlığına adaylığını koyuyor ve kaybediyor…   ÜÇÜNCÜ PERDE…   Yıl 2015, başkanlık seçiminde başta Mesut Mestan olmak kaydı ile bir takım kişiler, yine icazet almak için Çağlar’a gidiyorlar. Çağlar bu sefer temkinli yaklaşıyor, ‘Desteklediğim aday hep kaybediyor, çıkın kendi başınıza bir nabız yoklayın’ talimatı ile bu arkadaşları görevlendiriyor. Yapılan yoklamalarda Mestan ve ekibi, seçilemeyeceği sonucuna vararak çekiliyor, Recep Bölükbaşı yönetimini destekliyor. Sonuç, Mustafa Oran Başkan Yardımcısı, Mesut Mestan Başkan Danışmanı…   VE SON PERDE…   Haziran 2015, Futbol Federasyon başkanlık seçimleri… Bursaspor son yılların aksine, Yıldırım Demirören’den yana tavır alıyor, yıl içinde yediği tüm kazıklara rağmen... Gerekçeler anlatıyorlar, o, şu, bu, falan, filan... Kısaca üst akıl Demirören’i istediğinden dolayı yapacak bir şey yok. Peki federasyon yönetiminin Bursa ayağında kim olacak? Hem kulüp hem yerelden desteklenen aday olarak Cemal Vardar ismi öne çıkıyor, Sonra Cavit Bey tekrar topa giriyor… Federasyon yönetiminde oğlunun olmasını şart koşuyor. Denilen o ki, ‘Cemal Bey’in yüzüne söylemiyor haykırıyor. Ve gerçek yönetim listesine bakınca orta çıkıyor, Mustafa Çağlar, Yıldırım Demirören’in yönetim listesinde… Herkes Çağlar’a olan diyetini böylece ödüyor. Hem yönetimdeler hem de Cavit Beyin oğlunu üstlere taşıyarak aferin de almış oluyorlar.   EYLÜL’DE GEL…   Bu gücü nereden alıyor bu Cavit Çağlar? Bu kadar fütursuz davranarak, şehirle nasıl oynayabiliyor, alay edebiliyor? Batmış bir iş adamı, devlete trilyonlarca lira borcu var, TMSF ile olan borç anlaşmasının şartlarını yerine getirmeden nasıl ayakta durabiliyor? Soruları daha çoğaltabiliriz. Ama uzatmadan gelelim yanıtlara ve Bursa’nın sahibi gibi davranmasının altında yatan güce… Cevabı basit ama çok basit; elindeki basın gücü... İstediği gibi kullanıyor, politika (siyaset değil), ticaret, spor her camiada toplumu kendince yönlendirtiyor… İstemediği teknik direktörleri göndermek için gazeteye emirler veriyor (tabii bunu uygulamayıp ayrılanlar da var. Sezar’ın hakkı Sezar’a!), sözde yaratılan kamuoyu baskısına dayanamayan teknik adamlar valizini topluyor… İşte Bursaspor üzerin oynana oyunlar. Bizler de; safça ve iyi niyetle bakmaya çalışanlar, dört senelik oyunu göremiyoruz tabii. Adam politik çok yüzlülüğü ile her şeyi yapıyor, Bursa seyrediyor… Acaba böyle mi sürüp gidecek mi dersiniz? Bilinmez tabii… Hatırlatayım, medyasının satışı Eylül ayında... Artık bu sorunun cevabını Eylülde öğreneceğiz… Bakalım Bursa’nın sahibi kim ya da kim olamayacak? Fonda Alpay’ın, “Eylülde Gel’ parçası çalıyor… Güzel şarkıdır. Tüm Bursalılara dinlemelerini tavsiye ediyorum!..  

Diğer Haberler