Adalet ve demokrasinin, sadece isimlerinin ortada kaldığı, tanımlanmamış bir tahakküm yaşanıyor ülkede.
Kişiye/kişilere göre kanunların bir gecede yasalaştığı, gece yarıları Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdiği onlarca örnek yakın geçmişte yaşandı.
Paralel yapı kendilerine dokununca, yüzlerce masum insan, düzenlenmiş sahte evraklar ile yargılanıp ömür boyu cezalar alırken ve de kimileri hapislerde ölürken; en acısı kimileri intihara sürüklenirken kıllarını kıpırdatmayı bırak, alkış tutanlar, birden bire adalet ve demokrasi havarisi kesildiler…
Ve her şeyin, komplo olduğunu kabul ettiler…
Adaleti, güçlünün adaleti,
Demokrasiyi (!),ülkede kendi gibi düşünmeyen insanlara şimdilik elinde bulundurduğu meclis çoğunluğu ile tahakküm yönetimi olarak yaşattılar…
***
Taraflı, tarafsız herkes 8 Haziran Pazartesi günü, ülkede 7 Haziran benzeri bir gün yaşanmayacağına hemfikir…
Neler değişecek, derseniz?
Bence:
En başta, TBMM aritmetiği değişecek, AKP’nin aleyhine oluşacak.
HDP, parti kimliği ile girdiği ilk seçiminde Mecliste olacak.
Tek parti yönetimi, yerini koalisyon hükümetine bırakacak…
HDP, kendince önemli Bakanlıklara kendi milletvekillerini getirmeye çalışacak. İşte o zaman ortalık toz duman olacak…
Duman dağılınca, HDP istediklerinin en az yarısını elde edecek, AKP-HDP ortak hükümeti kuracaklar…
CHP, istikrarlı (!) bir şekilde ana muhalefet olmayı başaracak.
MHP, güçlenerek çıkağı seçim sonrası, gelecek dönem ana muhalefet olmak için kolları sıvayacak.
***
CHP, anlaşılmaz bir şekilde, iletişim kanallarını kullanamıyor.
Ortada bir söylenti var, RTE’nin Kılıçdaroğlu aleyhine açtığı tazminat davasında; tapelerin istenmesi nedeni ile RTE’nin avukatları davayı geri çekmiş.
Bu doğru mudur? Yalan olsaydı zaten RTE tarafından çoktan ses gelirdi.
Çevreme bunu biliyor musunuz/duydunuz mu diye ısrarla sorduğum da, demokrat/sosyal demokrat insanların yüzde 80 civarında duymadıklarını gördüm.
Bakın ülkede, öyle veya böyle ciddi değişimlere neden olmuş bir olayda, RTE’nin davayı geri çektirdiğini avazı çıkarak her yerde haykırmamak, ne demektir, neye hizmet eder ki…
Adamlar Üsküdar’a, anaokullarına Kâbe kurup tavaf yapıyorlar ses yok…
Kâbe maketinden, Kuran modelinden (üzerinde ayetler bulunan) pastalar kesiyorlar ses yok…
Ama Demirtaş bir Taksim-Kâbe benzetmesi yaptı diye, ortalığı yıkıyorlar.
Kıssadan hisse…
***
CHP, Bursa’da uzun zamandır uğraştığı üçüncü parti olma başarısını (pardon başarısızlığını) sonunda gösterecek…
Yerel seçimlerdeki ‘oyu’nu çoook arayacak. Bu adaylardan öte, halef/selef il başkanları ve çekirdekçi (özür; çekirdek) kadrolarının eseri olarak bu tablo ortaya çıkacak...
CHP, gibi bir partide, atama sonrası yapılan örgüt (!) toplantısında;
- İstiklal Marşı’nı laptoptan açamayan bilişim ve toplantı düzenleyip İstanbul’a giden iletişim sorumluları,
- Bilgisayara parmağı değmemiş il sekreteri,
- Kemal Demirel zamanında alınmış, tadilatı bitirilmiş il eğitim merkezini iki yıldır açmamak için özel uğraş veren eğitim sekreteri,
- Seçim organizasyonunda araçlardan sorumlu olduğu sanılan yönetici (bknz, bira yüklemesi…)…
- Canları sıkıldığında/istediğinde il yönetimini istifaya çağıran etkili yetkili birileri (aynı yerel seçimlerde istifa isteyen PM yedeği gibi.)
- Yapılan milletvekili ön seçim oylaması sonuçlarını sır gibi saklayan, katılım ile ilgili bilgi vermeyen, “kozmik oda” saçmalığı yaratan, bir ön seçim komisyonu…
-Seçim program çalışmalarını, “İl Başkanlığı” propaganda çalışmasına çeviren birileri…
E yani ne bekliyorsunuz?
Bu şapkadan tavşan çıkmaz…
***
HDP Bursa’ya gelince;
Çok merak ettiğim bir konu, Allah aşkına Bursa’da, hiç mi demokrat aday kalmadı; bu şehri soluklayan/bu şehirde soluklanan…
İthal aday olayını daha meclise girmeden öğrenmiş HDP.
Hani derler ya uçmadan, sinmeyi öğrenmiş…
Türkiye’nin dördüncü büyük şehrinde, bir vekil çıkarma şansı varken, insanlar bunu niye yapar?
Hadi sermaye partileri dediğiniz yapıyor da, emekten yana olduğunuzu ilan edip, partinize bunca yıldır verilmiş emekleri Bursa’da neden görmezden gelirsiniz? Bunu hiç anlamam…
Şehirde tanınmayan bu adayın, kitle partisi olma çabasında olduğunu söyleyen HDP’ye artı bir bile oyu olduğunu düşünmüyorum…
‘Sen kimsin’ diyenlere cevabım ‘Yarım asırdır Bursa’da yaşan bir kişi’…
***
MHP cephesi, gözlerden uzak yapılan iç savaştan sonra Bursa’da sakin görünüyor.
Hani fırtına öncesi sessizlik gibi...
Necati Özensoy cephesi, köstek olmasa da, var gücü ile çalışmıyor deniyor kulislerde.
Selçuk Türkoğlu’nun yarış dışı bırakılması, tabanda pek hoş karşılanmamış. MHP’nin en azından Bursa’da pek fark edilmeyen bir şansı var.
İktidarın ‘paralel’ dediği ‘cemaat’in oyları gelecek. Bu durum cemaat arasında kulaktan kulağa fısıldanıp dururmuş.
***
AKP’ye gelince… Bu cenahta değişen bir şey yok. İktidar gücü ile şişirilmiş yelkenle dolaşıyorlar.
Dolaşıyorlar da, 8 Haziran günü, pek mutlu olmayacak Bursa teşkilatı.
AKP’nin ağır topu Faruk Çelik, Bursa’dan uzaklarda seçim çalışması görevinde…
Merkez yoklaması ile yapılan sıralama ve bu sıralamanın sıkıntısı, cemaatin oylarının MHP’ye kayması, başlarını çok ağrıtacak gibi.
Hani dokuzu kıl payı yakalayıp, sevinemeyecekler bile görünüyor, dış pencereden…
***
Ve sonuç…
Bursa, bu genel seçimlerde hiç havasında değil, hani üzerine ölü toprağı serpilmiş gibi, bu da sandığa gitmeyecekleri artıracak sanırım. Velhasıl;
Bursa’da 2014 yerel seçimleri sonuçlarından hareketle, 2015 genel seçim projeksiyonu yaptığımızda şu değerler karşımıza çıkıyor;
AKP 9, CHP 5, MHP 3, HDP 1 milletvekili…
Matematik böyle dese de, Bursa yerelinde son yaşananların genel seçimlere yansımasının nasıl olacağı yönündeki tahminim;
AKP 9, CHP 4, MHP 4, HDP 1 milletvekili…
Ülke genelinde ise sonuçlar koalisyon rotasında seyrediyor…
Meclis aritmetiğinde ibre, AKP-HDP koalisyonu der gibi.
Olmayan adaletin, olmayan demokrasinin…
Buyurun;
Adalet ve Demokrasi Koalisyon Hükümeti (ismi koyarak, doğmamış çocuğa don biçtim…)
Hayırlara vesile olsun…
Uyun İmama…