Okuyanı çok az olan bu toplumda;
17-25 Aralık’ı yazsam, ne olur?..
Hiç…
‘Paralel yapı’yı yazıp, dönemin Başbakanı’nın ‘Ne istedilerse verdik’ dediğini; sonrasında bilinmez (!) bir nedenle kanlı-bıçaklı olduklarını yazmaya çalışsam ne fark edecek?
Gücün adaleti olan bu ülkede, 16 yaşındaki çocuğu tutuklayan anlayışı teşhir etmeye çalışsam, kim döner bakar?..
ANA’yı bırakın, muhalefet bile olmayı beceremeyenleri yazsam, bir şey değişir mi?
CHP’nin, sağdan devşirmeler ile iktidar olunacağı yalanına kendini kaptırdığını söylesem, kaç kişi destek çıkar?..
CHP’ye hiç oy vermemek ile övünen Büyükşehir adayını hatırlatsam, ne olur?..
Milletvekili adaylığı için sıraya girenler içinde, il başkanlığının adresini sorarak bulacak olanların çoğunluk olacağını bilip yazmak, neyi değiştirecek ki…
İl başkanlığına yıllardır uğramadan, ‘yol üstünde’ deyip, üşenmeden Ankara üzerinden Fomara’ya gelmek isteyenlerin düzinelerce olduğunu görüp yazmak, durumu düzeltir mi?
Milletvekili ya da il başkanlığına uzanmaya çalışanlar içinde, kaçının ‘Emek en yüce değerdir’ diyebileceğini tahmin edememenin verdiği acıyı yazsam…
Ne olur ki?..
Bursa halkının soluduğu havanın bozulmasına katkı koymak için iktidarın ‘Her aileye 500 kilo KÖMÜR verip oy kapma’ kampanyasına ses çıkar(a)mayan, reklam çevrecilerinin; tişörtlerini, kitapçıklarını, harcırahlarını, kömür yakan sermayeden aldığını ve bu yüzden onlara seslerini çıkaramadığını yazmak, neyi değiştirir ki…
Siyaseti, politika bilen;
Partilerin, insana, emeğe bakış acısının, siyasi yelpazedeki yerlerini belirlediğini bilmeyen/bilmek istemeyen, sol gösterip sağ vuramaya çalışan orta oyuncuları ile ülkemin ve insanımın sömürülmeye mahkûm olduğunu yazsam, ne olur?..
Galiba, bu noktada yazılması gereken; 1900’lerin başında Amerikalı Etnolog William Churchill’in söylediği, ‘Halklar layık oldukları, hak ettikleri yönetimler ile yönetilirler…’ saptaması…
İşte iktidar ve ülke yönetimi…
İşte ana muhalefetin, parti örgütünden meclise kadar her adımdaki başarıları(!)…
İşte Türk Halkı; ‘Çaldıysa bile helal olsun’ diyen…
Biz buyuz…
‘Cahil bırakılan, bundan rahatsızlık bile duymayan bu yapıdan, en az elli yıl daha bir itiraz sesi çıkmaz…’
Doğrusu bu…