Bursaspor’un dinamizmi ve ruhu elbette taraftarıdır. Bursaspor’a gönül vermiş bu taraftar gönül gözüyle başkanını unutmamıştı sahada açtığı pankartlarla. Bursasporluluk ruhu vefa duygusudur. Emeğe saygıdır. Kim emek harcamış ve de mek parmak dahi olsa bir ilerleme sağlamış ise taraftar onu gönlünde yüceltir, unutmaz. Dün bu güzel davranışın örneklerini gördük.
Peki, takıma neden tepki vardı Kasımpaşa maçında, neden Ertuğrul Sağlam’a tepki vardı? Çok basit, takım iyi görüntü vermiyordu. Taraftar gidişten mutlu değil.
Maçın ardından, “şimdi ben ne yazayım, insanın içinden gelmiyor bu yenilgilerden sonra bir şeyler yazmak?” dediğimde taraftarlardan bir kaçı; “taraftarla konuş abi” dedi, “taraftarın dediklerini yaz!” Ben gene de taraftarın tepkisini yumuşatarak aktarayım dedim. Ama belirtmeliyim ki, taraftar bu durumdan mutsuz. Çünkü sen şampiyon ol, şampiyonluğun ardından, şu ya da bu nedenle, seni şampiyon eden Bursasporluluk ruhundan uzaklaşma görüntüleri ver. Taraftar, “Bursaspor iyi giderken ne oldu da bu durumlardayız!”, yanıt arıyor. Genelde; “Şampiyonluğu kaldıramadı!” yanıtı usuldan insanlar arasında mırıldanılmaya başlandı.
Takımın son altı maçın sonuçlarına bir bakalım:
Elazığspor 1-1, Antepspor 1-1, Sivasspor 2-2, Fenerbahçe 1-1. Bu maçlar rahat galip gelinebilecek maçlardı ve genelde galip durumda iken kenar yönetiminin savunmaya geçme isteği üzerine berabere biten maçlardı. Trabzon maçı ise her ne kadar 2-1 Bursa galip geldi ise de Trabzon’un 90 ncı dakikada attığı bal gibi de temiz golünü hakem iptal ettiği için galip geldiğimiz bir maçtı. Dürüst olmak gerekirse bu maç ta berabereydi benim için.
Deplasmanlarda alınan beraberliklere kazanç olarak bakmakta bir sakınca oyk. Ama içerideki maçlarda kaybettiğimiz puanlara ne demeli?
Şimdi de Kasımpaşa maçı. Hele Pinto’nun Kasımpaşalı Yılmaz’ın eline kasıtlı olarak topu çarptırıp penaltı beklemesi Bursasporluluk ruhuna ne kadar uygundu? Kasımpaşa topa ilerine basıyor, tek pas oynuyor, takım görüntüsünü verirken bizimkiler topu eziyor, kişiselleştirdikleri oyun tarzlarıyla elbette etkili olamıyorlardı.
Hele köşe atışından (korner) attığımız gol, gene bir hakem hediyesiydi. Çünkü top İbrahim’e çarpıp çıkmıştı dışarıya. Yani oyun kaleci vuruşuyla başlamalıydı. Kasımpaşa öyle bir üçüncü gol kaçırdı ki, evlere şenlik. Yani Kasımpaşa hakkıyla aldı maçı Bursa’da.
Maç sonunda Ertuğrul Sağlam ne diyordu; “Kazanacak pozisyonlar da yok değildi ama sonucu değiştiremedik. Bu sezon başarıda devamlılığı yakalama adına başarılı olduğumuz söylenemez. Arada fırsatlar geldi ama bunları değerlendiremedik. Ligin bize göre altında kaldık. Bunu değerlendireceğiz!”
Nasreddin Hoca bakkalın önünden geçerken bakmış un var, şeker var, yağ var. İçeri girmiş “Be hey adam” demiş, “Her şey var. Neden helva yapıp yemiyorsun?”
Yani şimdi sayın Sağlam’a sormak gerekir; “Hoca her şey var, helvayı kim yapacak, taraftar mı?” diye sormak gerekir.
Ama edindiğimiz duyumlara göre, dedikodu olmasını temenni ederiz, yerel belediye seçimlerinde Ertuğrul Sağlam Nilüfer Belediye başkanlığına AKP den aday gösterilecek miş!
Hocanın aklı oralara takılı ise, takımın işi zor!
Not/ Bu arada spor savcılığı diye yeni bir kurum oluşturuluyor. Maçları da tribünlerden izleyecekler. Holiganların işi zor yani. Spor mahkemeleri de gündeme geliyor ki, ceza üstüne ceza gelecek demektir holiganlar ve fanatikler için. Hani iyi de olur. Öyle değil mi?