Yazarlar

Anayasa Vizesi!

post-img
      Kimin eli kimin cebinde anlamış değilim. Siyasette zig-zaglar çizildiğini herkes bilir ama ciddi devletlerin böyle davrandığı pek görülmez. Son dönemde Türk dış politikasını bir çizgi üzerine oturtabilen uzmanlar varsa, helal olsun onlara. İktidar partisi için bir ülke ile ilişkilerdeki bir doğru başka bir ülke için doğru olmayabiliyor. Tamam, büyük devlet olmanın kendi içinde çelişkisi olur ama bu çelişkiler uzaktan kumanda ile ortaya çıkıyor görüntüsü vermezler. Bu çelişkilerin detayına girmeden önce, bir memleket hikayesi anlatalım. Bir Türk, bir Kürt, bir Çerkez ve bir de Boşnak oturup ortak bir anayasa yapmak istemişler. Ve hepsinin anayasadan beklentisi farklı olduğu için de uzlaşamamışlar.  En iyisi bu işi çözmüş ülkelere gidip, nasıl yaptıklarını görelim diyerek bir Avrupa gezisinde karar kılmışlar. Hepsi pasaportunu çıkartıp, dönüş bileti, kalacak otel, sağlık sigortası, banka teminat mektubu gibi belgeleri halledilip vize talebinde bulunmuş ama vize alamamışlar. Sebebini sorunca da, hepinizin T.C. pasaportu var denmiş. Bizimkiler de vize alamayınca anayasa yapmaktan vazgeçmişler. Çelişkilerin en sonuncusundan başlarsak, ABD Ankara Büyükelçisi düzenlediği basın toplantısında Türkiye’de yargı sürecinin uzun olmasından ve insanların gereksiz yere tutuklu kalmasından şikayetci olmuş. Vay, nasıl bizim iç işlerimize karışırsın diye Büyükelçiye denmedik laf bırakmadılar. ABD Dışişleri Bakanlığı ise, Büyükelçinin söyledikleri bizim resmi görüşümüzdür diyerek Büyükelçinin arkasında durmuş. Aslında ABD’nin resmi görüşü Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görüşü ile örtüşüyor. Usta Başbakan televizyonlarda tutukluluk süreleri ile ilgili şikayetlerini tekrar ederken, Genel Kurmay Başkanı’nı terörist olarak yargılayanları tarihin affetmeyeceğini bile söylüyor. İşin özüne inersek, Başbakan’ın görüşleri pek çok konuda ABD ile örtüşüyor. Tek sorun Başbakan aynı zamanda seçmenlerini de idare etmek zorunda. Bunu da, aklına gelen günlük konular ile gündemi değiştirme becerisi ile aşıyor. Türkiye’nin Suriye politikası nasıl şekilleniyor, ona bir bakmak lazım. Başbakan iki sene önce Suriye ile ortak kabine toplantısı bile yaparken, şimdi kanlı bıçaklı ve adamlar uçağımızı bile düşürdü. Durumu sorgularsak, Suriye konusunda Başbakan’ın ABD ile aynı çizgiye geldiğini görüyoruz. Suriye ABD için hep şer üçgeni içindeydi, Arap Baharından sonra Erdoğan’da Esad’ı çizdi. Halkına zulmeden Esad’ı istemiyoruz diyor Tayyip Erdoğan.  ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone’de hukuk sisteminiz insanlara zulmediyor diyor. Sadece elçisi değil, ABD’nin kendisi böyle diyor. İşte burada çözemediğimiz soru şu: Madem hukuk uygulamalarından herkes şikayetci, Türkiye’de muhalifler ve askerler ile hesap kapatan bilinmeyen güçler mi mevcut? Gelelim bizim Schengen vizesi alamayan ekibe. Kendilerini bizzat şahsen dün hararetli bir tartışma içinde gördüm. Kimilerine göre nereden çıktığı belli olmayan ulusalcılık kavramını tartışıyorlar. Sadece insan olmak yeter, milliyetçilik, ırkçılık yapmayalım diyen,  ulusalcılık ulus devleti kavramından geliyor, bu yeni bir dönemin başlangıcı sayılıyor diyene, harala gürele gidiyorlar. Bir an, sahi size neden vize vermediler diye sorasım geldi!

Diğer Haberler