Ev sahipleri uyanık kiracılardan muzdariptir.
Kısa süre kalacakları evde sanki yüz yıl kalacakmış gibi tadilat yapar sonra da aniden çekip giderler.
Kırılan dökülen, malzemeleri talan edilen evi düzeltmek hep ev sahibine düşer.
Diyeceğim o ki, ev sahipleri talan edilmiş evi, eğer kullanmak istiyorsa, düzeltmekle mükelleftir.
Bu adamları neden eve soktun diye çıkıştığında,
basiretim bağlandı derler genelde.
Nereden çıktığı belli olmayan, yalan, dolan, iftira ile ev sahibini tavlayıp yerleşen kiracılar,
“Bir günlük beylik, beyliktir”
diyerek başkalarının canının yongası ile ceplerini doldurup, fazlasını da peşkeş çekerler.
Rahmetli Eflatun’un bir kaç bin sene önce söylediği gibi, milletin iradesi ile milletin malını türgevleştirir bu adamlar.
Neymiş, Pensilvanya modeli emir eri yetiştiren mektepler, teşkilata hazır asker üretilecek.
Bürokratik oligarşinin yerine gelen Haşhaşiler sürgünlerde sürüm sürüm süründürülecek.
İşte sığmıyor artık minare kılıfa.
Krizle gelen krizle gider diyor siyaset bilimci.
Bilimi senden mi öğreneceğiz dese de, çekirge iki, üç beş derken kapana sıkıştı işte.
İktidara hazır mı derken, zalim kiracı Abbas yolcu yolcu olmasına da, ev sahibi hazır mı tamirata diye sorasım geldi.
Adem’in değil, Davut’un oğlu gidici, Kılıç’ın oğlu yollara bakar.
Böyle kurduk biz bu Cumhuriyeti diye fakirliğin resmini paylaşanlar, yeniden ellerini boş taşın altına koyup, ezilmesine razı olacaklar mı?
Miladı 2015, Hicri 1437 amellerin yeniden okunacağını şimdiden muştulasak da, eski hamam eski tas cumhuru temsile can atanlar tezgahları kuruyor bile.
Gözlerimi açarken, Karagöz bağırıyor suratıma, “yıktın perdeyi eyledin viran, sahibine haber vereyim heman”
Hırsız bu, hırsız bey, beyin oğlu değil…
