Yazarlar

Bursa'da hoşgörü kültürü

post-img
Son bir aydır, Salkım Hanım’ın Taneleri adlı filmin yarattığı bir etkiyi tartıştı Türkiye. Müslümanların Hıristiyanlara karşı tutumu gibi çok önemli bir konuyu Televole’lerde tartıştık. İşin suyu öyle çıktı, öyle seviyesiz bir durum aldı ki, doğruyu/gerçeği anlamak neredeyse imkansız hâle geldi. Sanki biz ve onlar diye ikiye ayrıldı Türkiye... Eğer tartışılan bir film ise, tarihi gerçeklerin tıpa tıp uyması beklenemez. Çünkü gerçeklere dayanan filmlere belgesel denir. Yok, eğer geçmişte yaşanmış bir tarihsel olay tartışılıyorsa, o zaman da, olayın geçtiği zaman ve mekana göre düşünmek gerekir. Çünkü tarihteki her olayı, o zamanın şartlarına göre düşünüp tartışılmak gerekir. Evet... 1940’lı yıllarda Türkiye’deki gayrimüslimlere uygulanan muameleyi bugün kimse onaylayamaz. Ama düşünün bir kez, o tarihte, bugün demokrasi ve özgürlük havarisi kesilen Almanya, Yahudilerle, Çingeneleri fırınlarda yakıp yağlarından sabun yapıyordu... Türk ekonomisi 1940’lı yıllarda büyük ölçüde gayrimüslimlerin elindeydi. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Türkiye’nin savaşa girmesi durumunda, bu ekonomik yapısı nedeniyle zor durumda kalabilirdi. Bu nedenle de o yılların yöneticileri, Türkiye’de milli burjuvazinin oluşması için bir çare gibi görmüştü “varlık vergisini”. Herşeye karşın varlık vergisi ve bu dönemde gayrimüslimlere uygulanan muameleyi hiç de onaylamıyorum. Ancak benim şaştığım konu, Osmanlı döneminde gayrimüslimlere yapılmayan muamele, neden Cumhuriyet Türkiyesi’nde yaşanıyor olması? Bir asır önce neredeyse Bursa’nın yarısını oluşturan gayrimüslimlerle Müslümanlar arasındaki ilişkiler, sizi temin ederim ki günümüzden daha iyiydi. Bir asır önce Bursa’nın üçte biri Hıristiyan’dı 1920’li yıllarda Bursa şehrinin üçte biri Gayrimüslimdi. Türklerin Hıristiyanları asimile ederek yok ettiği konusunda iddialar vardır ya, inanmayın siz... Çünkü Bursa’da neredeyse tam tersi bir olay yaşanmış. 15. yüzyılda Bursa’daki Hıristiyanların oranı yüzde 5’ler civarında iken gittikçe yükselmiş, 1870 yılında, Gayrimüslim oranı yüzde 32’ye çıkmıştı. Bursa’nın 54 köyü, bir asır önce Hıristiyan’dı. Bu köylerde Rumlarla birlikte yaşayan çok sayıda yaşlı kişiyle konuştuğumda, Hıristiyanlarla Türklerin arası çok iyi olduğunu öğrendim. Neredeyse Hıristiyan komşusunu kötüleyen hiç bir Türk’e rastlamadım desem yeridir. 19. yüzyıla, yani Batı sömürgeciliğinin Türkiye’ye ulaşmadığı döneme kadar, Gayrimüslimlerle Türkler arasında önemli bir soruna tanık olamıyoruz. Nerdesin sevgili komşum Yorgo!.. Yıllar önce İstanbul’da öğretmenlik yaparken, İsrail’de yaşayan bir Bursalı Yahudi ile tanışmıştım. İlginç olaylar anlatmıştı o yıllarda. Geçtiğimiz haftalarda İsrail’den bir mektup aldım. Semuel Sami Bahar adlı eski bir Bursalı İs- rail vatandaşı yazmış. Asırlardır Bursa’da yaşamış bir ailenin oğlu Sami Bey. Kader onu şimdi İsrail’e itmiş. Önce yayın yönetmenimiz Nuri Kolaylı’ya yazmış. Memleketindeki haberleri öğrenmek için gazete istemiş. Sayın Kolaylı da birçok gazete ve yayın göndermiş bu hemşerimize. Bu yazılarından benim adımı öğrenip çok duygulu mektup yazmış bana. Etkilenmemek olası değil. Bir zamanlar üç bin Bursalı Yahudi’den biri idi Sami Bey. Halen Bursa’da sadece 30-35 hane Yahudi kalmış. Onlar da her yıl bir kaçı terkediyor Bursa’yı. Reno ve Tofaş gibi fabrikalarda çalışan yabancıların oluşturduğu ufak bazı Hıristiyan kolonileri de var Bursa’da. Ama bir asır öncesine kadar özgür ve rahat değiller Bursa’da. Bursa’da birçok tarihi kilise var ama hiç biri faal değil, sadece tiyatronun yanında, bir apartmanın bodrum katındaki ufak bir kilise ile Yahudilerin sinegogu ibadete açık. Onlar da sinmiş, korkuyor, gizleniyor Bursalıdan... Yüzlerce yıl Bursa’da özgürce ve büyük bir hoşgörü ile yaşamlarını sürdüren Bursalı Gayrimüslimler şimdi daha rahatsız. Neden dine dayalı bir devlet olan Osmanlı döneminde reva görmediği muameleyi görüyor şimdi. Osmanlı tarihinde, Gayrimüslimler asla “6 Eylül Olayları” gibi bir muamele yaşamadı. Neden laik bir devlet kurulduktan sonra Müslüman olmayanlara bakışımız daha katılaştı, hiç anlayamıyorum doğrusu. Sanırım bu sosyolojik ve psikolojik bir sorun... Benim aklımın ermediği bir konu bu... Ama ben, kapı komşusu Rum veya Ermeni ile dostça hemşerilik eden hoşgörülü o eski Bursa’yı özlüyorum doğrusu. Hıristiyan olan bir TC vatandaşını adeta düşman gören bir zihniyet, 11 Eylül katliamını yapan zihniyetten, ya da, bu eylemi yaptığı için tüm Müslümanları terörist gören Amerikalılardan farkı yok... Nerdesin eski komşum Yorgo, Artin!.. Nerede... Nerdesin sağduyum, hoşgörüm nerde?..

Diğer Haberler