“Koza Han’ın dört girişi vardır. Girdiğiniz kapı sizi ele verir…
Ulucami tarafındaki alçakgönüllü kapıdan gidiyseniz, muhtemelen
şehre yabancısınızdır; turistik merakla girdiniz. Belki
şehre aşinasınız ama oturmaya niyetiniz yok. Hanın ikinci katındaki
ipek satıcılarıyla işiniz var; ödenmemiş bir senedin ya
da ipek bir eşarbın peşindesiniz.
Kapalıçarşı tarafından girdiyseniz soluklanmaya ihtiyacınız var
demektir. … Eğer Orhan Camii’nın aralığındaki kapıdan girenlerdenseniz,
sizin almakla, vermekle, gezmekle işiniz yok. … Ne
şehrin keşmekeşi, ne otomobillerin küstah gürültüsü, ne gündelik
hayatın hayhuyu ve ne de zaman; hiçbiri aşamaz yüksek
taş duvarları. Her şey dışarda kalmıştır. İçine girdiğiniz koza sizi
modernizmin çılgın atlarından uzak ve toz dumandan azade
tutar.
Ama yok, ben bunların hiçbiri değilim, ben dördüncü kapıdan
girdim diyorsanız, ben size ne diyeyim? Koza Han’ın iç avluya
açılan dördüncü kapısının hem girişi, hem de çıkışı sanki ehil olmayan
gözlerden gizlenmiş gibidir. Bir şehirle gizli kapıları ve
yolları bilecek kadar içli dışlı olmuş birinin rehbere ihtiyacı mı
olur? O zaten şehir olmuştur.”
Rahmetli dostum Yücel Balku, sihirli satırlarla anlattığı bu
Koza Hanı’nındaydık geçen gün… Bursa Hakimiyet gazetesinin
55. yılı, Bursa’nın ilk ofset gazetesinin 31. yılı, Yaşayan Bursa
dergisinin 7. yıl dönümü kutlandı. Ancak bambaşka, örnek bir
tutumla... Koza Hanı’nda düzenlenen yıldönümü kokteylinde,
Bursa Hakimiyet gazetesi, hanlarına sahip çıkılması için Bursalılara
bir deklarasyon yayınladı. Davetlilere, hanların önemi anlatıldı…
Hanlara tüm Bursalıların sahip çıkılması gerektiği
vurgulandı…
Deklarasyona ilk imzalar; Vali, Belediye Başkanı ve rektör
başta olmak üzere davetliler tarafından atıldı. Gazetemizin bu
çığlığı, umarım yetkililerce duyulmuştur…
Yaşayan mekânlar hanlar...
Ulucami’nin hemen altında, Orhan Bey tarafından yaptırılmış
olan Emir Hanı Osmanlı Devleti’nin ilk hanı idi. İlk yıllarda bez
satıldığı için Bezzeztan/Bedesten adıyla anılıyordu. Şehirde
yenen, yenmeyen, alınan ve satılan her tür eşya bu handa tartılıp
vergisi alınırdı. Bir anlamda vergi dairesi...
Hanlarda işyeri olan sakinleri bir aile gibidir. Herkes birbirine
kefil olur, hanlarına özenle bakarlardı. Handa yaşayanların çoğu
da benzer işi yapardı. Benzer işi yapanların aynı mekânda olmaları,
onların meslek dayanışmalarını güçlendirirdi. Hanların
adı da, o hanın kentte yaptığı işleviyle anılırdı. Zeytin Han, Pirinç
Han, Koza Han gibi... Zamanla hanın yaptığı eski işlevi değişir,
İpek Hanı iken Arabacılar Hanı olur...
Han ve bedestenler aslında birer ticaret borsası, birer fabrikaydı.
19. yüzyılın başında Mari de Launay Bursa’da 62 handan
söz ediyor. 20. yüzyılın başında Hasan Taib ise 49 hanın bulunduğunu
yazıyor. Ancak belgelere göre Bursa’da 35 kadar han
yapıldığı anlaşılıyor. Günümüze ise bunlardan sadece 14’ü
ayakta, kimisi ise tek ayak üzerinde…
Bursa hanları ilgi bekliyor...
Kapladığı alan açısından Bursa’nın en geniş hanlarından biri
Fidan Han, yakın zamanda onarılmıştı. Zavallı İpek Han da, Maksem’den
inen Mecidiye Caddesi açılırken yarısını yitirmişti. 1958
yangını sonrasında yeniden tümlendi.
Bitpazarı’ndaki Tahtakale Hanı’nın tümüyle yok olduğu sanılıyordu
yakın vakte kadar. En azından kaynaklarda, hanın tümüyle
yok olduğu söyleniyordu. Geçtiğimiz günlerde yapılan
bir tamirat sırasında hanın iki odasının (hücre) bütünüyle durduğunu
gördüm. Ulucami’nin batısında bulunan Kapan Hanı’nın
da yarısı var, yarısı yok hilkat garibi gibi... Geyve Hanı, Fidan
Hanı hâlâ şirin ve güzel. Ama Çukur/Kütahya Hanı ha gitti, ha
gidecek... İçine girmeden han olduğunu anlamak zor. Ya bu
hanın karşısındaki Tuzpazarı Hanı’na ne demeli?.. Hergün önünden
geçen, çok eski Bursalılar bile böyle bir hanın varlığını bilmiyor.
Geçen yıl, kaynaklara göre tümüyle yok olmuş, hatta yeri bile
bilinmeyen Tatarlar Hanı’nın büyükçe bir duvarı ile bazı hücrelerinin
varlığını belirledik. Tatarlar Hanı, şimdi hurdalar arasında
gizli. Tahtakale Hanı da yanlışlıkla, 5-6 yıl önce yanan ahşap han
olduğu sanılıyor. Oysa gerçek Tahtakale Hanı, bu ahşap hanı
çevreleyen, güney ve doğu bölümleri büyük ölçüde ayakta olan
kâgir handır. Kimse fark etmediği için de, her geçen gün kemirilip
ufalıyor. En çok yakındığım ise Tahıl Hanı. Adım adım karışkarış
herkesin önünde yokediliyor. Daha geçen hafta bir
duvarının yeni yıkıldığını gördüm.
Üç veya dört tarafından revaklı odalar ile çevrili bulunan hanlar,
çoğunlukla iki katlıdır. Üç, hatta bazı bölümleri dört katlı olan
hanların en ünlüsü, Kırkmerdivenler’in hemen yanında bulunan
Balibey Hanı’dır. Geçenlerde bu handa basit bir kazı yapıldı. Büyükşehir
Belediyesi en yakın zamanda restore edip hizmete açılacak.
Hanların en güzeli Koza Han...
Bugün kentimizdeki mekânları korumak istiyorsak, onların yaşanan
birer mekân olarak korumalıyız. Yapılış amacına göre kullanılamıyorsa,
ona yakın amaçlarla, özellikle de turistik hizmet
mekânları olarak kullanılmalı. Balibey Hanı da, uzun yıllar bu
tür mekânların turistik birer mekân olarak başarıyla kullanılabileceğini
gösterdi.
İç Koza Han, on yıl öncesinde, dükkânları büyük ölçüde boş,
insanların içine bile girmeye çekindiği bir yerdi. Bursalılar, sakinliği
ve otantik havası nedeniyle çabucak sevdi bu hanı. Bursalılar
hanların o gizemli hoşluğunu yeni yeni keşfetmeye
başladı. Yerel yöneticiler, Bursa’nın otantik mekânları olan bu
hanların yeni işlevler yükleyerek yaşatmalı, özenle korumalı ve
hanlara yönelik projeler üretmeli…
Gelecekte Bursa hanları nasıl olmalı?
Bursa hanları yeniden keşfedilip yeni işlevlerle kentimize kazandırılmalı.
Bunun için, hanları ortaya çıkaracak, halkın veya
turistlerin onu keşfetmesini sağlayacak çalışmalar yapılmalı.
Bunun için önce han önlerine yapılan çıkıntılar ve eklemeler düzeltilmeli
ya da ortadan kaldırılmalı. Bugün hemen her çarşının
önünde, plana aykırı olarak keyfi çıkıntılar yapılmış. Bu çıkıntılar
ve ekler, her geçen gün artmakta; bu da hanın görkemini engellemekte,
hatta halkın onu fark etmesini önlemekte… Nitekim
hergün önünden defalarca geçen Bursalılara Tuz Hanı sorsanız
asla bulamazlar… Çünkü adeta han kapısı kapatılmış.
Büyükşehir Belediyesi; yıllar önce Fidan Han, Geyve Han ve
Koza Han merkezli bir hanlar proje çalışması başlatmıştı. Proje
kapsamında BTSO yoluyla elde edilerek, bazı tarihi hanların göz
önüne çıkması sağlanmıştı. Ancak Ticaret Borsası binası da yıkılmalı…
Bu yıkılan bölümlerin olduğu yerde modern yapılar yerine,
Yeni İpek Hanı, eski planı dikkate alınarak yapılmalı.
Hanlar bölgesinin Cumhuriyet Caddesi’ne cephesindeki modern
yapılar da hanların görünümünü etkilemekte ve tarihi mekânını
zedelemekte… Bu nedenle tarihi hanları gizleyen bu
yapıların ıslah edilmesi gerekmekte...
Başta alt Bakırcılar Çarşısı üzerinde olmak üzere, sonradan
dükkânlara eklenmiş olan tüm plan dışı bölümler ve barakalar
yıkılmalı…
Hanlar Bölgesi’nin tarihi görüntüsünün sağlanması için, olası
bir genel tamiratta, mevcut yapıya, ya dış görüntüsüne tarihi
görüntü veren bir makyaj sağlanabilir. Ya da tümüyle yıkılıp yerine
1958 yangını öncesindeki plan göz önüne alınarak tonozlu
eski Uzunçarşı’yı yapılabilir.
Hanlar bölgesinde yok olmakta olan Tuz Hanı, Çukur Hanı ile
Tahıl Hanı ivedilikle onarılmalı…
Atatürk Caddesi’ne bakan Özdilek’in bulunduğu eski Kapan
Hanı, bugün karmaşık bir yapı topluluğu oluşturmakta. Bu yapının
da yeniden planlanarak, aslına uygun bir şekilde projelendirilmeli…
Orhan Hamamı ile Ulucami arasında olup bugün birer modern
yapıya dönüşen Zeytin Han ve Küçük Zeytin Hanı’nın klasik
tarzda yeniden planlanmalı…
Hanlar bölgesinin görkemini; batı yönünden kapatan Kızılay
ve Merkez Bankası’nın bulunduğu apartmanların uzun vadede
kaldırılması için planlamalar yapılmalı. Böylece, Hanlar Bölgesini
kapatan, çevresindeki tüm modern yapılar yıkılarak, çarşı
bloğunun modern yapılardan temizlenmeli.
Hanlar Bölgesi için öneriler
Bursa’nın en önemli tarihi kompleksi olan Kapalıçarşı, mevcut
haliyle çağdaş şehircilik anlayışının gerektirdiği can ve mal güvenliğinden
yoksun durumda. Risk değerlendirme teknikleri;
Kapalıçarşı’da bir yangın çıkma olasılığının büyüklüğünü, çıkacak
bir yangında ise can ve mal kaybının büyük olacağını göstermekte.
Bunun en önemli nedeni, 1958 yangını sonrasında yeni
yapılan modern çarşının bodrum katında yüzlerce dükkânın bulunması…
Olası bir yangında bodrum kattaki işporta tezgâhların
büyük bir tehlike yaratacak. Çatılarda gelişi güzel çekilmiş tüm
telefon hatları, güvenlik ve görüntü olarak sağlıklı hale getirilmesi
için yakın zamanda bir çalışma yapıldı. Bodrum katına yönelik
de çalışmalar yapılmalı.
Hanlar ve Kapalıçarşı’nın her tarafında, dükkân önlerinde işgaller,
çıkıntılar, eklemeler bulunmakta. Plana aykırı olarak yapılmış
keyfi çıkıntı ve işgaller her geçen gün artmakta; bu da
hem çarşının estetiğini bozmakta, hem de çarşı esnafını huzursuz
etmekte. Bu nedenle bazı çarşılarda bireysel olarak birçok
tepki ve şikâyetlere rastlanmakta. Bu sorunları teker teker çözmek
yerine, çarşının her yerinde yaşanan bu sorunun tümden
çözülmesi için ortak bir tavır sergilenmeli, İstanbul Kapalıçarşı’sında
olduğu gibi tüm çıkıntılar kaldırılmalı. Ayrıca, çarşının
çeşitli bölgelerinde, baraka biçiminde çok sayıda yeni işyerleri
açılmış olup bunlar da kaldırılmalı.
Bursa hanları kabuk değiştiriyor
Son yıllarda tüm hanlarla birlikte Koza Hanı’nın da işlevi değişti.
Eskinin ipek tüccarlarının mekânları, artık dostlarla çay içip
sohbet etmek üzere gelip oturduğumuz bir yer oldu. Otantik
tarihi bir mekânda, asırlık çınarların altında dinlenmek, hele
hele tatlı sohbetler yapmak Bursalılar için cazip geliyor artık.
Koza Han; hanların en güzeli, en azametlisi. Han deyince de
çoğumuz hemen Kaza Hanı anımsarız. Bir ara gümüşçülerin bulunduğu
bu hana Şimkeş, Sırmakeş Hanı da denilmiş. Bursa’da
“kervansaray” namını taşıyan tek han, Koza Han... Girişinde çok
güzel süslenmiş taç bir kapısı olan tek han… Hanın doğusunda
ahır ve depoların bulunduğu ikinci bölüm vardır ki, buna Devlelik
denir.
Hanlar yeni işlevlerle yaşıyor… Hanları ancak onların içinde
yaşayarak kurtarabiliriz. Tahtakale, Bitpazarı, Tahıl Hanı, Balibey
Hanı, Kapan Han ve Tuz Hanı’nı yaşayan mekânlar olarak yeniden
ayağa kaldırılabilir. Bu hanların ayağa kalkması ile tarihi Bursa’nın
yaşatılması için önemli bir atılmış olacak.
Kapalıçarşı’da 17 dernek var
Kapalıçarşı’da bugün çok sayıda han ve çarşı var. İvazpaşa Çarşısı,
Bedesten, İç Bedesten, Sipahi, Gelincik Çarşısı, Bakırcılar
Çarşısı, Aynalı Çarşı, Yorgancılar Alt Çarşısı, Kapalı Alt Çarşı, Eski
Kuyumcular Çarşısı, Uzun Çarşı, İpek Han, Emir Han, Pirinç Han,
Fidan Han ve Koza Han gibi tüm bu yapı ve alanları içeren bölgeye
Hanlar Bölgesi ve Kapalıçarşı denilir. Bugün Kapalıçarşı’da;
Kavaflar, Alt Çarşı İşportacılar, Kapalı Alt Çarşı, Sahaflar, Bakırcılar,
Yorgancılar, Koza Han, Uzun Çarşı, Fidan Han, Aynalı Çarşı,
Bedesten, İvazpaşa, İpek Han, Pirinç Han Derneği olmak üzere
17 ayrı dernek bulunmakta…
Hanlar Bölgesi ve Kapalıçarşı’da yapılacak çalışmalar, birbirinden
ayrı ve farklı çalışmalar biçiminde yapılması sorunlara
neden olmakta. Bu nedenle Hanlar bölgesinde yapılacak çalışmalar
koordineli biçimde, bir bütünlük sağlanarak yapılması en
önemli ilke olmalı. Hanlar Bölgesi ve Kapalıçarşı’ya ilişkin tüm
sorunların belirlenerek, bu sorunlar aşamalı olarak planlanmalı.
Bu nedenle de, her şeyden önce Hanlar ve Kapalıçarşı’yla ilgili
tüm sorumlu kişi ve kurumların ortak kararıyla bir eylem planı
üzerinde fikir birliğine ulaşmak gerekli. Bu amaçla profesyonel
danışmanların yardımıyla, bir dizi toplantılar yapılarak, ortak
bir eylem planı üzerinde karar alınmalı…
Büyükşehir’in Hanlar Projesi
Önceki Büyükşehir Belediyesi yönetimi; Fidan Han, Geyve
Han ve Koza Han merkezli bir hanlar proje çalışması başlatmıştı.
Proje kapsamında BTSO ve Ticaret Borsası binaları ile Gökçen
Çarşısı takas yoluyla elde edilerek, tarihi hanların göz önüne çıkması
sağlandı. Bu yıkılan bölümlerin olduğu yerde modern yapılar
yerine, yeşil alan ya da çarşının eski dokusu olan Yeni İpek
Hanı’nın eski planı dikkate alınarak yapılabilir. Belediye Hanlar
Bölgesi projesini sürdürmeli…
Hanlar ve Kapalıçarşı’nın Cumhuriyet Caddesi’ne bakan yapılarda
ise cephe iyileştirmeleri yapılmalı. Başta alt Bakırcılar Çarşısı
üzerinde, sonradan dükkânlara ilave edilmiş olan tüm plan
dışı bölümler ve barakalar yıkılmalı. Yorgancılar Çarşısı girişi ile
Sipahi Çarşısı, Gelincik Çarşısı’na girişinin önünde bulunan trafo
yıkılarak, İtfaiye araçlarının girişi sağlanmalı.
Her çarşıda aynı esnaf grubu
Cumhuriyet Caddesi’nden Koza Han’a ulaşan aksta geleneksel
Bursa dokusuna uygun yaya bağlantısının sağlanması ve mey-
dan düzenlenmesi öngörülmeli. Tophane yamaçlarından başlayarak
Kapalı Çarşı, Hanlar Bölgesi, Açık Yol, Tuz Pazarı, Okçular
Caddesi, Irgandı Köprüsü ve külliyeler arasında, ağırlıklı olarak
yaya ulaşımının düzenlenmesi ve sıhhileştirme çalışmaları yapılmalı.
Bu alanlarda cephe ve silüetlere yönelik öneriler, tanıtım
levhaları, kent mobilyalarına ilişkin çözüm önerileri
geliştirilmeli.
Kapalıçarşı’daki her meslek erbabının bir çarşıda bulunması
prensibi, zamanla yitirildi. Bugün her yerde kuyumcu ve döviz
büroları bulunmakta. Hangi çarşıda, hangi meslek alanlarının
bulunacağına dair bir çalışma yapılarak, yüzlerce yıldır devam
eden bu geleneğin sürdürülmesi için çalışma yapılmalı.
Hanlarda restorasyon
Hanlar Bölgesi’nde onarılması gereken Tuz Hanı, Çukur Hanı,
Nalıncılar Hamamı ile Eski Hal binası için restorasyon projeleri
yapılmalı.
Kapalıçarşı’nın kuzeyinde, Cumhuriyet Caddesi kıyısında yapılmış
modern dükkânların, eski tarihi yapıları kapaması nedeniyle,
ya klasik bir görüntü verilmesi, ya da yıkılıp yerine klasik
dükkânlar yapılmalı.
Kapalıçarşı bölgesinde, 1958 yangını sırasında yandıktan
sonra yıkılıp yerine konut ve modern tarzda işyeri yapılmış olan
Sağrıcısungur Mescidi yeniden yapılması için çalışma yapılmalı.
Ulucami karşında bulunan Vaaziye Medresesi’nin yeniden
planlanmalı ve yapıyı aslına uygun onarmak için çalışmalı.
Özdilek’in bulunduğu işyerleri, tarihi Kapan Hanı olup bugün
karmaşık bir yapı topluluğu oluşturmakta. Bu yapının da yeniden
planlanarak, aslına uygun bir şekilde projelendirilmesi gerekli.
Uzun vadede yapılacak çalışmalar
Ulucami karşısında bulunan Şengül Hamamı, uzun yıllar kah-
vehane olarak kullanılmıştı. Yakın zamanlara kadar da bu biçimde
kullanılan hamamın aynı amaçla kullanılması için bir çalışma
yapılabilir.
Şengül Hamamı’nın batısından başlayıp Uzuncarşı’ya doğru
uzanan ve bugün gelinlikçilerin kullandığı eski Sahaflar Çarşısı’nın
modern binaları yıkılıp yerine klasik tarzda ve aslına uygun
yapılamalı.
Orhan Hamamı ile Ulucami arasında olup bugün birer modern
yapıya dönüşen Zeytin ve Küçük Zeytin Hanı’nın klasik
tarzda yeniden planlanmalı.
Kapalıçarşı’yı batı yönünden kapatan Kızılay ve Merkez Bankası’nın
bulunduğu apartmanların uzun vadede kaldırılarak, yerine
yeşil alan veya tarihi dokuya zarar vermeyecek
düzenlemeler yapılmalı. Böylece, Kapalıçarşı’yı kapatan, çevresindeki
modern yapılar yıkılarak çarşı bloğunun modern yapılardan
temizlenmeli.
Basının önemi
Hanlar yeni işlevlerle yaşıyor… Hanları ancak onların içinde
yaşayarak kurtarabiliriz. Tahtakale, Bitpazarı, Tahıl Hanı, Balibey
Hanı, Kapan Han ve Tuz Hanı’nı yaşayan mekânlar olarak yeniden
ayağa kaldırılabilir. Bu hanların ayağa kalkması ile tarihi Bursa’nın
yaşatılması için önemli bir atılmış olacak…
Tabiat ve Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun özellikle akademik
üyelerine sonsuz güvenim var. Ancak son yıllarda verdiği
bazı çelişkili kararlar Bursa’da ciddi sorunlar yarattı. Dileriz her
biri Bursa için uğraşan bu kurul üyeleri, aldığı kararlarda daha
titiz olurlar…
Hanların ayağa kalkması için yerel yönetimler kadar basının
da büyük sorumluluğu var. Bursalılar yaşadığı şehrin tarihi ve
kültürel yapısını korumak istiyor. Halkın sesi olan Bursa basını
da, halkın isteğine duyarlı kalarak tarihine ve kültürüne sahip
çıkıyor…
Düşlerimdeki Pirinç Hanı
Ulucami’nin hemen altında, Orhan Bey tarafından yaptırılmış
olan Emir Hanı Osmanlı Devleti’nin ilk hanı idi. İlk yıllarda bez
satıldığı için Bezzeztan/Bedesten adıyla anılıyordu. Bir süre Kepenkçiler
Çarşısı olarak anılmıştı. Çünkü Bursa’ya gelen kepenekçilerin
bu handa oturmaları zorunlu imiş. Şehirde yenen,
yenmeyen, alınan ve satılan her tür eşya bu handa tartılıp vergisi
alınırdı. Bir anlamda vergi dairesi...
Hanlarda işyeri olan sakinleri bir aile gibidir. Herkes birbirine
kefil olur, hanlarına özenle bakarlar. Handa yaşayanların çoğu
da benzer işi yapardı. Benzer işi yapanların aynı mekânda olmaları,
onların meslek dayanışmalarını güçlendirirdi. Hanların
adı da, o hanın kentte yaptığı işleviyle anılırdı. Zeytin Han, Pirinç
Han, Koza Han gibi... Zamanla hanın yaptığı eski işlevi değişir,
İpek Hanı iken Arabacılar Hanı olur...
Hanların başına gelenler
Bitpazarı’ndaki Tahtakale Hanı’nın tümüyle yok olduğu sanılıyordu
yakın vakte kadar. En azından kaynaklarda, hanın tümüyle
yok olduğu söyleniyordu. Geçtiğimiz günlerde yapılan
bir tamirat sırasında hanın iki odasının (hücre) bütünüyle durduğunu
gördüm. Ulucami’nin batısında bulunan Kapan Hanı’nın
da yarısı da var yarısı yok hilkat garibi gibi... Geyve Hanı, Fidan
Hanı hâlâ şirin ve güzel. Ama Çukur/Kütahya Hanı ha gitti, ha
gidecek... İçine girmeden han olduğunu anlamak zor. Ya bu
hanın karşısındaki Tuzpazarı Hanı’na ne demeli?.. Hergün önünden
geçen, çok eski Bursalılar bile böyle bir hanın varlığını bilmiyor.
Geçen yıl, kaynaklara göre tümüyle yok olmuş, hatta yeri
bile bilinmeyen Tatarlar Hanı bulundu. Tatarlar Hanı, şimdi hurdalar
arasında gizli. Tahtakale Hanı da yanlışlıkla, 5-6 yıl önce
yanan ahşap han olduğu sanılıyor.
Üç veya dört tarafından revaklı odalar ile çevrili bulunan hanlar,
çoğunlukla iki katlıdır. Üç, hatta bazı bölümleri dört katlı olan
hanların en ünlüsü, Kırkmerdivenler’in hemen yanında bulunan
Balibey Hanı idi. Geçenlerde bu handa basit bir kazı yapıldı. Kaynak
bulunduğu takdirde de, restore edilip hizmete açılacak.
Ah!.. Balibey Hanı’nda neler olmaz ki?.. Aslında bu han, 1960’lı
yıllara kadar Bursa’nın en renkli eğlence mekânı olan Şelale
Bahçesi idi. (Bu han restore adı altında büyük ölçüde tahrip
oldu.)
Bugün kentimizdeki mekânları korumak istiyorsak, onların yaşanan
birer mekân olarak korumalıyız. Yapılış amacına göre kullanılamıyorsa,
ona yakın amaçlarla, özellikle de turistik hizmet
mekânları olarak kullanılabilir. Balibey Hanı da, uzun yıllar bu
tür mekânların turistik birer mekân olarak başarıyla kullanılabileceğini
göstermişti.
Hanların Sultanı Pirinç Han
Bursa’daki hanların her biri kale gibi güçlü, kapandığında,
anlı şanlı Sultanların bile açamadığı kapıları var. İpek Han,
Koza Han, Fidan Han, Tuz Han, Pirinç Han, Geyve Han, Tahıl
Han, Çukur Han’ın yıkılmaz güçlü kapıları hâlâ ayakta... Anlı
şanlı Sultanların açamadığı bu kapıları artık eskisi kadar güçlü
değil... Pirinç Hanı’nın bir kale kapısı gibi güçlü kapısı bile artık
o kadar güçlü değil!..
Pirinç Hanı, 1508 yılında Sultan II. Bayezıd tarafından, İstanbul’daki
vakıflarına gelir sağlamak amacıyla yapıldı. Bursa’nın
en görkemli hanı, Hanların Sultanıdır o. Bursa’nın ilk Tahıl Hanı
idi. Kent merkezinde kaldığı için, Kanuni döneminde, Cumhuriyet
Caddesi’nin İnönü Caddesi’yle birleştiği yerde yeni Tahıl
Hanı yapılınca, Eski-Yeni Tahıl Hanı adı verilmiş. Bursa Hanları
içinde en çok eziyeti bu han çekmiştir. Önce ortasından yol
geçip, ikiye bölünen hanın yarıdan fazlası yıkılmış, diğer bölümleri
de her gün kemirilmekte... Ama güçlü kapsıyla kale gibi duvarları
hala rant ve ilgisizliğe karşı dimdik direniyor...
Pirinç Hanı, kendimi bildim bileli onarılmaya çalışılıp da bir
türlü bitmeyen bir han... Önceleri pirinç, yani tahıl satıldığı için
bu adı almıştı. Geçen yıl kaleme aldığım bir yazıda, “Ah Pirinç
Hanı ah!.. Bir tamamlansa, Bursa’nın en güzel ve işlek yerinde,
tarihin gölgesinde neler yapılmaz ki bu handa” demiştim. İkiüç
hafta önce gazetelerde Pirinç Hanı’nın açılacağı haberini duyunca
da heyecanlandım, başka proğramlarımı erteledim, içini
doyasıya görmek için. Sonra, ruhsat verilmediğini gazetelerden
okuyunca kızdım, öfkelendim Osmangazi Belediyesi’ne, yeter
artık, açılsın diye... Oysa gidip gördüğümde, hayallerimdeki Sultanların
Hanı yerlere serilmişti. Pirinç Hanı sanki doğmadan öldürülmüştü.
Düşlerimdeki Pirin Hanı
Pirinç Hanı’ndaki dükkânların büyük bölümü şahıslara ait. Bu
nedenle dükkân sahipleri biran önce hanın faaliyete geçerek,
kira geliri elde etmek istiyor. Haklılar... Yıllardır onarımda çünkü
Pirinç Hanı. Keşke biraz daha beklenseydi. Tamamlanmış, planlanmış
bir Pirinç Hanı, hem mülk sahiplerine, hem de Bursa’ya
çok şey kazandırabilirdi. Bursa’nın en güzel yerinde, otantik bu
tarihsel mekân çok daha iyi değerlendirilebilirdi. Unutmayın ki,
Pirinç Hanı, Bursa’nın en güzel hanlarından biri olup, üzerinde
sadece mülk sahiplerin değil, tüm Bursalıların hakkı vardır. Bir
ortak miras ürünü. Bursalılar, Pirinç Hanı’nda yaşanan hukuk
dışı rezaleti engellemelidir. Yıllardır kocaman duvarları ve görkemli
kapısıyla içimde büyüyen Sultanların Hanı Pirinç Hanı, birden
ufalıverdi... Yıllardır, bir gün açılsa da, doya doya gezmeyi
düşlediğim bu hana artık gideceğimi sanmıyorum. Yüreğim kaldırmaz
çünkü... Keşke hiç girmeseydim, sadece hep düşlerimde
yaşatsaydım Pirinç Hanı’nı...