Bursa’da “mahalle baskısı” denince en çok Emirsultan Mahal-
lesi akla gelir. Çünkü Emirsultan, bir tür Bursa’nın Çarşamba
Mahallesi… En çok bu mahallede yaşayanlar “mahalle baskısı”nı
hisseder…
Aslında Emirsultan Mahallesi, devlet açısından yüzyıllardır
Bursa’nın farklı mahallesi olarak görülmüştü. Hatta şehirlilerden
alınan en önemli vergiler olan ‘avârız-ı dîvâniyye’ ve ‘tekâlif-i
örfiyye’ vergisinden muaf tutulmuştu. Bunun nedeni de, Os-
manlı Padişahlarının Emir Sultan’a olan sevgi ve saygısıydı. Bu
mahallede oturanlardan bazı vergilerin alınmaması nedeniyle,
herkes bu mahallede yaşamak istemekteydi. Bu nedenle 1487
yılında, mahallelerin çoğu 10-20 haneli iken Emirsultan’da 289
hane yaşamaktaydı. Diğer Bursa mahallerinden 20-30 kat
büyük olan Emirsultan Mahallesi’nde 1530 yılında 470 ve 1573
yılında 515 hane yaşamaktaydı.
Elbette Emirsultan’da yaşamak avantajlıydı. Ama o bir kadar
da sorumluluk gerektiren bir mahalleydi… Bu nedenle asırlardır,
kentte en çok dinsel kurallara uyma konusunda dikkat gösteren
mahalle de Emirsultan olmuştu… “Serviler içinde bir alev”
Uludağ’a bakan yamaçlarındaki bir tepede, servilerle göğe
doğru yarışan minareleriyle Emirsultan külliyesi ve semti, tıpkı
mahallenin kurucusu gibi mağrur ve bir ciddiyet içinde, Bur-
sa’nın başı üstünde…
Emirsultan, Bursa’nın eski mahallelerinden biri. Eski kayıt-
larda Emirefendi veya Emirhazretleri olarak da geçen mahalle-
deki Emir Sultan Camî, mahalleye de adını vermişti. Mahalle,
15. yüzyılda kurulmuştu.
“Eski Emirsultan semti, Bursa’nın hayatını zaman zaman et-
rafında toplayan merkezlerden birisiydi.” Mahal le halkı öteden
beri bazı vergilerden muaf tutulduğu için, sürekli olarak göçmen
akınına uğramıştı. Günümüzde çoğunlukla yerlilerin yaşadığı
mahalle, uzun yıllar Bursa’nın en doğusundaki en son mahal-
leydi. Yakın zamanlara kadar Emirsultan’dan daha doğuya ara-
bayla gitmenin imkânı yoktu.
Bursa’nın fethinden sonraki beş sultanın kenti güzelleştirmek
için yaptıkları külliyeler, her biri bir tepe üzerine yapılmıştı, gör-
kemini ve ihtişamını göstermek için. Orhan Bey, I. Murad, Yıldı-
rım Bayezıd, Çelebi Mehmet ve II. Murat’ın külliyeleri ve
mahallelerinin herbiri bir tepede yer alır.
Bir başka sultanın, Emir Sultan’ın külliyesi ve mahallesi, hep -
sinin üzerinde, onları ezercesine tepesinde dikilmişti; “Ben he-
pinizden üstünüm, çünkü ben Bursalıların gönüllerinin
sultanıyım” der gibi. İşte bu nedenle Emirsultan’ı uzaktan sey-
retmek daha güzeldir. Bedrettin Uşaklı’nın dizelerinde olduğu
gibi;
“Ufuklarda bu akşam ne sis var, ne de bulut var;
Selviler içinde bir alev “Emirsultan” Emirsultan Mahallesinin gizemi
Emirsultan semti, daha çok uzaktan sevilir. Gezgin ve şairler
Emirsultan’ı sadece uzaktan hoş bulmuşlar. Bir de gizemli ve
serviler gölgesinde yatan mezarlığını. Ahmet Hamdi Tanpınar’ı
da en çok, Emirsultan mezarlığını baştanbaşa dolduran bahar
çiçeği erguvan etkilemiş:
“Bizim iklimde gülden sonra bayramı yapılacak bir çiçek varsa,
o da ‘erguvan’dır. O, kentlerimizin ufkunda her bahar bir Diyo -
nizos rüyası gibi sarhoş ve renkli doğar. Her bahar, cümbüşlü bir
bahar şarkısıyla bir sofra gibi donatır çevreyi... Emirsultan çev-
resindeki ölüleri de, her bahar kendiliğinden açan bu yaşam ve
arzu dolu sofrası kandırır.”
600 yıllık tarihi Emirsultan mezarlığına halen cenaze gömülü -
yor. Böylesi tarihi bir mekânda neredeyse toprak kalmamış, her
yer beton. O güzelim bahar çiçeği erguvanlar ise Emirsultan’a
hiç uğramıyor artık. Hadi anladık, Bursa Ovasını yok ettiniz, kent
içindeki çınarları, servileri, yeşil alanlara kıydınız, hiç değilse
mezarlıkları, ölülerimizi rahat bırakın... Ve yine Emirsultan’da
erguvan çiçeklerinin yeşermesine izin verin lütfen!..