Surlar ve kaleler, kentleri korumak için yapılmıştır. Bursa sur-
ları da öyle... Ancak bugün ne Bursa’yı, ne de surlarını koruya-
bildik. Bugün Bursa’nın beş kapısı da yıkılmış, savunmamış ne
kendisini ne şehri...
Bursa Kalesi’nin yapılışı İ. Ö. 2. yüzyıla, yani Bursa’nın kurulu -
şuna kadar geri gider. Kaynaklara göre kale, I. Prusias döne-
minde, ünlü Romalı general Hannibal’ın önerisiyle yapılmış.
Ancak Bizanslılar döneminde güçlendirilmişti. 1745 yılında Bur-
sa’ya gelen Richard Pockocke, Theodoros Komnenos Laskaris’in
kulelerden birini yaptırdığına ilişkin bir yazıt görmüş. Birçok kez
kuşatılıp yıkılan surlar, yeniden yeniden yapılmış veya bakım
görmüştü. Bugün surların uzunluğu 2 km kadardı. Çakırhamam
ile Tophane arasında biri yuvarlak, diğeri dört köşe iki burç var.
Evliya Çelebi’ye göre bu surların çevresi on bin adım olup 67
kulesi ile beş kapısı olduğunu yazıyor. Pınarbaşı’ndan Cilimboz
Deresi’ne kadar yer alan düzlükte, savunma güç olduğu için çift
sur var.
Surlardaki ilk onarımını Orhan Bey yaptırmıştı. Hatta bu ta-
mirat sırasında bazı Bizans yapı malzemelerinin de kullanıldığı
görülmekte. Tophane, Tümen ve Sanat Enstitüsü’nün bulun -
duğu alan, Yıldız Kahve’ye kadar zaten doğal bir set durumunda.
Kalenin doğal bir set üzerinde yapılmış olması, kalenin görke-
mini artırmakta.
Timur döneminde ve bu olaydan on beş yıl sonra Karamanoğ-
lu’nun saldırısı sırasında da, Hacı İvaz Paşa tarafından surlar
güçlendirilmiş. 1651 yılları ile 1855 yıllarında da esaslı bir ona-
rım gördü.
Surların altında bulunan geniş ve uzun bir sığınak, Bizans dö -
neminde yapılmış olup kalenin korunmasında önemli etkisi ol-
muştu. Bu tünelin uzunluğu 79 metre, genişliği 5,5, yüksekliği
4 metre. Bu mağara, 1935 yılında şehrin sığınağı olarak kulla-
nılması için bir karar alınmıştı.
Akropol, yani iç kale ise Tophane’deki askeri garnizonunun
bulunduğu yerdeydi. İçkale’nin duvarları yakın zamanlara kadar
sağlam iken günümüzde çok az kalıntı kalmış. Günümüzde sa-
dece doğu-batı yönündeki duvarları ayakta kalmış. Osmanlı dö -
neminde İçkale’de bir Saray bulunmaktaydı. Orhan Bey’in
kurduğu bu Saray, uzun yıllar varlığını korudu.
1845 yılında Bursa’ya gelen Dr. K. A. Bernard , İçkale’den ilginç
bir görüntü sunuyor: “Bugün Tophane denilen viranelerin içine
girilecek kapının üstünde, eski Roma alâmeti olan kartal resim -
leri vardır.” Bernard’ın sözünü ettiği ne o kartal, ne de İçkale ka-
pısı kaldı...
Evliya Çelebi’nin Bursa kalesi tasviri de oldukça ilginç: “Kale-
nin temelleri yalçın kayalar üzerinde kurulmuş, uzunca bir dik-
dörtgendir. Kuzey ve yıldız tarafı yüksek olduğu gibi, altı da
uçurumdur. Üç tarafında hiçbir hendek yoktur. Pınarbaşı, De-
ğirmenler Mahallesi tarafları derin hendektir. Zaman geçtikçe
hendeği tamir edilmiştir. Karayazıcı, Arap Said ve Kalenderoğlu
adlı Celali eşkıyaları Bursa’yı kuşattığı zaman hendekleri top -
rakla doldurmuşlar. Kalenin çevresi on bin adımdır. Altı bin be-
deni, altmış yedi kulesi ve beş kapısı vardır. Güney yönüne
açılan kapıları Pınarbaşı ve Zindankapı’dır. Batıya açılanları Kap -
lıca ve Balıkpazarı kapılarıdır. Kalenin dört tarafındaki temel-
lerde ortaya çıkan taşların her biri hamam kubbesi kadardır. Bu
da gösteriyor ki, kale insan yapısı değildir.” Aşağı Hisar
Bursa’da, bir de Aşağı Kale vardı. Tatarlar’dan, Pirinç Hanı’na
kadar olan geniş bir alanda kurulu bulunan bu kaleden günü -
müzde hiçbir iz kalmamasına karşın, Demirkapı ve Topkapı gibi
sadece kapı adları yadigâr kalmış. Bu kalenin, Orhan Bey döne-
minde yapıldığı söylense de doğru değil. Kale, 16. yüzyılda baş-
layan Celali isyanları sırasında korumasız durumda olan Bursa
Çarşısı’na zarar vermemesi nedeniyle yapılmıştı. Aşağı Hisar, tü-
müyle Kapalıçarşı bölgesini korumak üzere yapılmıştı. Bu ne-
denle de geçici olarak yapılan bu kaleden kısa zamanda hiçbir
eser kalmamış. Evliya Çelebi, bu kalenin nasıl kurulduğunu şöyle
anlatıyor: “Sultan III. Mehmet Han zamanında; Karayazıcı, Ka-
lenderoğlu, Deli Hasan Cennetoğlu adlı eşkıyaların Bursa’ya sal-
dırı yapma endişesiyle Bursa ileri gelenleri tarafından yapılmış.
Sultanın fermanı ile kentin üç tarafına burçlu ve duvarlı, köşe
ve bentli, dirsekli, her tarafı mazgallı yalınkat olarak yapılmış.
Bazı arşiv belgelerine göre ise bu Aşağı Kale, Demirtaş yakınla-
rında mescit ve medrese de yaptırmış olan Hasan Paşa tarafın -
dan 1608 yılında yaptırmış. Kâzım Baykal, 1950 yıllarda Tatarlar
Köprüsü altında, dere boyunca kale kalıntılarını görmüş. Ama
o kadar sağlam değildir. Uzunluğu bir, genişliği yarım fersahtı.
Duvarları o kadar yüksek değildi. Tatarlar Kapısı tarafında hen -
deği vardı. Başka tarafta yoktu. Zaten hendeğe gerek de yoktu.
Çünkü çok sulu yer olduğundan düşman konaklayamaz. Kaleler
üzerinde topları ve mazgalları yoktu. Ama iç kalede cephane ve
top çoktu.
Bursa’nın kapıları
Bursa kale kapılarının en görkemlisi Saltanat Kapısı’dır. Top -
hane’ye giderken solda, Ortapazar Caddesi girişindeydi. Kara-
manoğlu’nun saldırısı sırasında ve daha sonra Çelebi Mehmet,
daha doğrusu İvaz Paşa surlarda ve bu kapıda esaslı bir tamirat
yaptırdı. Hatta bu kapının üzerine bir de kitabe koydurmuş.
1904 yılında Vali Reşit Paşa döneminde yıkıldığı sırada kapı üze-
rindeki kitabe müzeye teslim edilmişti. Kitabe Arapça olup mü -
zenin 223 numarasında kayıtlıydı. Kitabede şunlar
yazılmaktadır:“Bu kapının yenilenmesini Bayezıt Han’ın oğlu
Sultan Mehmet Han emreyledi.” Doğuya açılan bu kapı, aynı za-
manda İpek Yolu’na açılan bir kapı idi. Hisarın en önemli kapısı
olan bu yerin hemen altında Çırapazarı ve Balıkpazarı olduğu
için son yıllarda Çırapazarı ve Balıkpazarı Kapısı olarak da anı-
lırdı. Bazı kayıtlarda ise Osman Gazi’nin türbesinden ötürü Gü -
müşlü Kümbet veya Gümüşlü İmaret Kapısı olarak da anılmıştı.
Debbağ ve Cihangir olarak da anılan bu kapıya yaygın olarak
Kale Kapısı denilmişti. Mehmet Ziya, kapının 1890’lı yıllarda yı-
kıldığını yazmakta: “Bursa’da bulunduğum zaman, Hisar Ka-
pı’nın üzerindeki kemer kaldırılarak yol açılmıştı. Bu sırada
duvar arasından bir heykel başı çıkarıldığı söylense de ne ol-
duğu anlaşılamadı.” (Sur kapısı, Başkan Altepe tarafından “ye-
niden” yapıldı.) Yer Kapı
1900’lü yıllara kadar ayakta kalan Yer Kapı, yol açmak ama-
cıyla yıkılmıştı. Kapı çevresinde sağlam kalmış bir burç ile du -
varlar, kapı hakkında bize bir fikir vermekte. Yer Kapı’nın hemen
batısında, Bursa’nın en eski apartmanlarından biri olan Yerkapı
Apartmanı’nın zeminde çok orijinal mozaikler ve kilise kalıntıları
çıktı. Abdülkadir Kadri de Yer Kapı’nın, eski Bursa Valisi Cela-
leddin Paşa tarafından yıkıldığını anımsıyor. (Sur kapısı, Başkan
Altepe tarafından “yeniden” yapıldı.) Zindan Kapı
Hisar’ın güneye açılan kapısıdır. Aslında surların güneyine açı-
lan iki kapısı vardı. Bunların bir Zindan, diğeri Pınarbaşı Kapısı
idi. Hisar ile Alacahırka arasında, eskiden var olan bir sur kapı-
sıydı. Burada, suçluların tutulduğu bir cezaevi bulunduğu için
Zindan Kapı olarak anılmıştı. Halen Zindan odalarının bir kısmı
ayakta. Burada surların duvarlarına yerleştirilen mermer kor-
nişler dikkat çekicidi. Kapının doğusunda yer alan dört burç,
Bursa surlarının en sağlam parçalarıydı. Bu kapıdaki burç, Os-
manlı yapısıdı.
Kaplıca Kapısı
Hisarın batısındadır. Bugünkü Devlet Hastanesi’nden Mura-
diye’ye giden cadde üzerindeydi. Bugün de bölgede kapı çev-
resindeki surlar sağlam durumda. Kayabaşı Mahallesi’ne doğru
Yıldız Kahve’nin önünde, eskiden Kaplıca Kapısı adıyla bir sur
kapısı vardı. Hisar’dan kaplıcalara gidecekler bu kapıdan gider-
lerdi.
Pınarbaşı/Su Kapısı
Kaynaklarda Su Kapısı olarak da anılan kapının bugün sadece
iç surlar tarafındaki bölümü sağlam durumda. Bu kapının büyük
bölümü yer altında kaldı. Roma ve Bizans döneminde bu kapı,
Uludağ’daki manastır ve tapınaklara çıkan bir yoldu. Eski Bur-
salılar mesirelere, eğlence yerleri ve tiyatrolara bu kapıdan gi-
derlerdi. Surun Pınarbaşı bölümü çift sur olup diğer bölümlere
göre daha berkitilmişti. Burada bazı tali kapılar da vardı. Surların
bu bölümü, tümüyle bataklıkla çevriliydi. Bursa surları restore ediliyor
Geçen hafta, Osmangazi Belediye Başkanı Hilmi Şensoy, ga-
zetecilere Bursa surlarını gezdirdi. Başkan Şensoy kararlı. En
azından Belediyeye ait bölümleri kısa süre içinde temizleyip
onaracak. Belki uzun bir proje, bir-iki dönem bile yetmeyecek
kelenin ayağa kalkmasına ama Şensoy tarihe geçecek. Çünkü
Bursa’da en kalıcı hizmet kültürdür. Bursa’da Belediyenin yap -
tırdığı en sağlam binalar 40-50 yıl sonra yıkılacak, ama iki bin
yıllık surlar daha çok uzun yıllar yaşayacak. Bu surları yeniden
ayağa kaldıranlar elbet de tarihte yerini alacaktır!..