Yazarlar

Bursa’nın sırlarını saklayan vadi Cilimboz

post-img
Çocukluk yıllarımda, sık sık Orhangazi’den Bursa’ya geldiğimde ilk uğradığım yer Pınarbaşı idi. İşte o yılların birinde, yolumuz Cilimboz vadisinden geçti. Başımı yukarı kaldırdığımda peynir gibi kesilmiş kayalığın üzerinde Hisar, ayaklarımda ise Cilimboz deresinin gizimli derinliği öylesine etkiledi ki beni, bir daha hiç unutamadım Cilimboz’u. Bence Bursa’nın en güzel ve en ilginç köşelerden biri Cilimboz. Bir zamanlar, âşıkların intihar etmek için tercih ettikleri, yamaçlarında bulunan ve Eski Bitinya Sarayı’na kadar uzayan gizli geçitleriyle Cilimboz vadisi, Bursa’nın sırlarını gizleyen sır dolu bir köşe... Cilimboz Deresi Uludağ’ın kuzey yamaçlarından doğup kent merkezinden geçen bu dere, Bursa kalesinin batısını dik bir uçurum olarak yarmıştı. Cilimboz deresisinin kaynağında Balae Manastırı bulunuyordu. Bu dere vadisinde de, Bizans döneminde çok sayıda manastır vardı. Bu derenin adı, Filiboz’dan geldiğini düşünüyorum. Dere civarında bulunan Filiboz’un mezarı nedeniyle önceleri Filiboz olarak anılmış, zamanla da Cilimboz’a dönüşmüş olmalı. Phillippos/Filiboz’un, Bursa’nın kuşatılmasında Türklere yardım eden bir Rum komutan olduğu söylenmekte. Daha sonra Müslüman olmuş, çocukları da Bursa’da çeşitli görevler üstlenmiş. Nitekim bu kişinin çocuklarının mezarları da Cilimboz yakınlarıydı. Cilimboz Mahallesi Cilimboz deresi yakınlarında bulunan mahallede, Filiboz’un yaptırdığı bir mescit varmış. O da bugün yok. Evliya Çelebi’ye göre Cilimboz deresi kıyısında Miskinler Tekkesi olup önceleri Miskinler mahallesi olarak da anılmaktaymış. Cilimboz vadisinde, Yahşibey Mahallesi de bulunmakta. Kayabaşı’nda bulunan mahallenin ortasın dan Cilimboz deresi geçmekte. Hisar ile Muradiye arasın dan akan Cilimboz deresi kıyılarında eskiden çok sayıda değirmen vardı. Bu değirmenlerin en güzellerden biri bugün, güzel bir işletme olarak yaşatılmakta. Cilimboz sularının azgın bir biçimde akması, Bursalılarca değerlendirilmiş, suyunun gücünden hep yararlanılmıştı. Bu nedenle bölgeye Değirmenler Mahallesi de denilmekteydi. 17. yüzyılda Evliya Çelebi de bu mahalleden söz eder. Evliya Çelebi’ye göre mahalle, Pınarbaşı yakınlarında, surların dışında olup düşman saldırılarına karşı hendekleri olan bir yer. Eski belgelerde geçen Dere Mahallesi de bu mevkii olmalı. Çınarönü’ndeki yaşlı çınarların yanında tarihi Cilimboz Köprüsü vardı. Ayrıca bu dere üzerinde Altıparmak ile Muradiye arasında kefeki taştan yapılmış bir başka eski köprü bulunmakta. Bursa’nın ilk sanayi bölgesi Cilimboz Cilimboz’un hızlı ve azgın akan suları, o bölgeninin bir sanayi bölgesi olarak seçilmesini sağlamıştı. Önce suyla çalışan değirmenler, sonra da ilk ipek fabrikaları Cilimboz vadisinde kurulmuştu. Türkiye’nin ilk kâğıt fabrikasının da, Bursa’da Cilimboz Deresi’nde kurulduğu bilinmekte. Elektrik mühendisi Refik Bey’le imzalanan sözleşme gereğince 19 Mayıs 1916 tarihinde Cilimboz Köprüsü civarında kömürle çalışan bir buharlı makine ile şehrin aydınlatılması (110 voltluk) sağlanmıştı. 1860’lı yıllara gelindiğinde şehirde iki sanayi bölgesi ve bunların dışında ayrı bir ticaret merkezi oluşmuştu. Bursa’da Cilimboz ve Gökdere kıyılarında iki sanayi bölgesi bulunmaktaydı. Bu sanayi bölgelerinden daha büyük olanı Cilomboz Deresi kenarındaydı. Pauvlaki’nin Cilimboz deresinin üzerinde açtığı fabrika da olasılıkla sudan elektrik elde ediyordu. Hisar ile Muradiye arasın dan akan bu dere kıyısında eskiden çok sayıda fabrika vardı. Adeta Bursa’nın sanayi bölgesi idi. 19. yüzyılda bu vadide üç iplik fabrikası vardı. Yılda 6 bin kg ipek üreten David Saban Kardeşler Fabrikası, 6 bin kg ipek üreten Muis ve Savul kardeşler fabrikası ile 3 bin kg ipek üreten İshak İskender Fabrikası vardı. Bursa’nın en büyük ipek fabrikaları olan Fabrika-i Hümayun ile Romangal Fabrikası da bu dere kıyısında kurulmuştu. Fabrikaların bu mahallelerde kurulmasının en önemli nedeni, ipek işçiliği için suyun gerekliliği olduğu kadar, işçilerin yaşadığı mahalle olmasıydı. Çünkü o yıllarda işçilerin çoğu Ermeni ve Rum olduğu için fabrikalar da Rum ve Ermeni semtlerinde yoğunlaşmıştı. Nitekim bazı örneklerde gördüğümüz gibi, fabrikaların İslam bölgesinde olması bazı sakıncalar doğurabilmekteydi. Günümüzde Cilimboz civarında sadece iki fabrika kalmış. Bunlar da, faal olamasa da fiziksel olarak varlıklarını sürdürüyor. Seyyahların gözüyle Cilimboz Evliya Çelebi’nin Bursa kalesi tasviri de oldukça ilginç: “Kalenin temelleri yalçın kayalar üzerinde kurulmuş, uzunca bir dikdörtgendir. Kuzey ve yıldız tarafı yüksek olduğu gibi, altı da uçurumdur. Üç tarafında hiçbir hendek yoktur.” 1880’li yıllarda Bursa’ya gelen Mehmet Ziya Cilimboz’u şöyle tarif eder: “Cilimboz denilen yerde yüksek bir kayalık olup kalenin korunması çok güçlüdür. Pınarbaşı yoluyla kaplıcalara inerken genellikle dikkat ederseniz, surun bu bölümünde mermer sütün parçaları görülür ki, bunlar eski devirden kalmadır. Kalenin çevresindeki hendekle şimdi dut ağaçları dikilmiş. Kentin güney tarafında üç kapı daha vardır ki, bunlar antik dönemden kalmıştır.” J. H. A Ubicini’ye göre Cilimboz mevki şöyledir: “Uzakta, bir ırmak yatağında yüksek muazzam bir kayalığın üzerinde bir kale görünür; bu kalenin harap duvarları aynı zamanda eski Bursa’nın sınırlarıydı. Aşağıda, engebeli bir arazide, kimi vadiye yas- lanmış, kimi yeşilliklerinde yarı yarıya kaybolmuş çeşitli binalar görülür; yer yer uzayıp giden sıra halinde kavaklar ve çınarlar akarsuların hatlarını çizer.” Cilimboz Projesi Bir süre önce Büyükşehir ve Osmangazi Belediyesi, Cilimboz vadisine ilişkin ortak bir proje hazırladı. Bu projeyi çok iyi bildiğimi söyleyem, ama Cilimboz’un Bursa’nın en güzel bölgelerinden biri olduğu hatırlatmak isterdim. Projenin Fabrika-i Hümayun etaplarındaki iyileştiremeler çok başarılı bir biçimde yapıldı. Umarım bu çalışmalar sürer. Dere içinin, çöplük olarak kullanılması, vadinin hoş görüntüsünü bozmakta. Cilimboz deresinin çevre düzenlemesi ivedilikle yapılmalı, vadinin dokusunu bozacak girişimlerden kaçınılmalı. Bursa’nın birçok sırlarını saklayan gizemli Cilimboz’u daha temiz ve sağlıklı görmek istiyoruz.

Diğer Haberler