Yazarlar

Bursa tarihini edebiyatçılar yazmalı

post-img
“Koza Han’ın dört girişi vardır. Girdiğiniz kapı sizi ele verir. Ulucami tarafındaki alçakgönülü kapıdan girdiyseniz, muhtemelen şehre yabancısınız; turistik bir merakla girdiniz. Belki şehre aşinasınız ama oturmaya niyetiniz yok. Hanın ikinci katındaki ipek satıcılarıyla işiniz var; ödenmemiş bir senedin ya da ipek eşrabın peşindesiniz.” “Kapalıçarşı tarafından girdiyseniz soluklanmaya ihtiyacınız var demektir. Bir sünnet ya da düğün töreni için Kapalıçarşı’nın çalkantılı kalabalığına dalmayı göz aldınız ve her zaman olduğu gibi evdeki hesap çarşıya uymadı. Hem kalabalıktan hem de harcadığınız paranın hesabını tutmaya çalışmaktan yorgunsunuz. Yanınızda eşiniz, şımarık sünnet çocuğu ya da mahşeri bir kalabalık eşliğinde, nâzı âleme sığmayan müstakbel gelin hanım var. Kendinizi Koza Han’a atıp, avlunun ortasındaki küçük mescidin şadırvanından yayılan serinlikte soluklanmak ve sinirlerinizi yatıştıracak bir kahve içmek istediniz. Hakkınız var; Yaşamak derdinden Bursa Kimin Şehri 35 Bursa Kimin Şehri_Bursa Kimin Şehri 13.04.2013 00:55 Page 35 yorgun düşenlere devadır bu mekân.” “Eğer Orhan Camii’nin aralığındaki kapıdan girenlerdenseniz, sizin almakla, vermekle, gezmekle işiniz yok. Öğrencisiniz ya da öğrenciliğinizin hatıraları çok taze. Köşedeki fırından simit, açma, bir şeyler alıp Koza Han’ın iç avlusuna attınız kendinizi. Öyle ısrarlı müdavimsiniz ki, çay ocağındaki garson ne istediğinizi sormaz bile...” “Bakışlarınız bir kere daha duvar dibinden kumruların tünediği çatıya kaydığınızda, bir anda, kimsenin ölçemeyeceği kadar kısa bir anda, anlarsınız; koza örüldü. Ne şehrin keşmekeşi, ne otomobillerin küstah gürültüsü, ne gündelik hayatın hayhuyu ve ne de zaman; hiçbiri aşamaz yüksek duvarları. Herşey dışarıda kalmıştır. İçine girdiğiniz koza sizi modernizmin çılgın atalarından uzak ve tozdan dumandan azade tutar.” “Ama yok, ben bunların hiçbiri değilim, ben dördüncü kapıdan girdim diyorsanız, ben size ne diyeyim? Koza Han’ın iç avluya açılan dördüncü kapısının hem girişi, hem de çıkışı sanki ehil olmayan gözlerden gizlenmiş gibidir. Bir şehirle gizli kapıları ve yolları bilecek kadar içli dışlı olmuş birinin rehbere ihtiyacı mı olur? O zaten şehir olmuştur. Onun kendine ördüğü koza, Koza Han’ın meydanına mümkün değil sığmaz!” Bu sihirli satırlar, Bursa’nın son yıllarda yetiştirdiği en iyi genç öykücülerinden biri olan Yücel Balku’ya ait. Osmangazi Belediyesi’nin A.H. Tanpınar anısına düzenlediği deneme yarışmasında birinci olmuştu Balku. “Sukût Ayyuka Çıkar” adlı kitabıyla edebiyat dünyasında müthiş bir giriş yapan Balku, gelecekte ülkemizin en iyi öykücülerinden biri olacağına inanıyorum. Bir öykü tadıyla yazdığı Balku’nun bu güzel denemesi dışında 15 deneme bir kitapta yayınlandı. Hepsi de Bursa’da dair. Gelecek kuşaklar için Bursa’nın sihirli dünyasını anlatan bu denemeleri bir solukta okudum. Osmangazi Belediyesi’nin tasarlayıp uyguladığı bu güzel 36 Raif Kaplanoğlu Bursa Kimin Şehri_Bursa Kimin Şehri 13.04.2013 00:55 Page 36 girişim için başkan Hilmi Şensoy’u, bu fikri ortaya atan Banu Demirağ’ı, emeği geçen Zeynep’i (Terzioğlu) ve Nahit Kayabaşı’nı candan kutluyorum. Ellerinize, yüreğinize sağlık... Bursa tarihini edebiyatçılar yazmalı Osmanlı dönemindeki yetişen şairlerin büyük bölümü Bursalı idi. Ya da Bursa’dan şöyle bir geçmişti. Neredeyse tüm şairleri Bursa etkilemişti. Bursa’ya dair çok şiir ve yazı yazıldı, güzellemeler söylendi. Ama son elli yıldır artık Bursa o eski Bursa değil; etkileyemiyor şairleri, yazarları. Şairleri etkileyen o eski Bursa’nın sihri gitmiş gibi... Bursa mı değişti yoksa Bursalılar mı değişti bilinmez. Bursa’ya dair çok kitap yazdım ama tarihini yazmadım. Daha doğrusu yazmak istemedim. Bursa sıradan bir şehir değil çünkü. Bence Bursa gibi masalsı bir şehrin tarihini ancak edebiyatçılar, şairler yazabilir. Bursa denemeleri de, işte böyle bir girişim başlangıcı sayılmalı. Kitapta yer alan ikinci deneme Ramis Dara’ya ait. Ramis, Bursa’ya gelmezden önce, ülkemizin sayılı şiir eleştirmenlerinden biriydi. Bursa’ya geldiğinde de boş durmadı. Bursa’nın son yıllarda çıkan en uzun süreli edebiyat dergisi olan Yenibiçem’i yönetti. Belediyenin katkılarıyla düzenlediği Bursa’da Edebiyat Günleri’yle Bursa’nın edebiyat dünyasını hareketlendiren, fişekleyen en önemli edebiyatçı oldu. Günümüzde Bursa’da yaşayan en önemli edebiyatçı Ramis... Dört de Bursa’ya dair kitap yazdı; Bursa’nın tarihinin bir edebiyatçı tarafından nasıl yazılması gerektiğini gösterdi. Bursa Ramis’e çok şey borçlu. Sanırım bu yıl üniversiteden ayrılıyor. Üniversitenin elinden kaçırdığı bu edebiyatçıyı hiç değilse Bursa sahip çıksa da, terketmese Bursa’yı... Üçüncü deneme, Bursa’nın en usta kalemlerinden Ali Aksoy’a ait. Deneme yarışmasına yetmiş kadar Bursa’ya dair deneme gönderilmiş. Keşke kitapta daha fazla denemeye yer verilseydi. Edebiyat dünyasında kendini kabul ettirmiş birçok yazarın denemesine yer kalmamış çünkü kitapta... Bursa Kimin Şehri 37 Bursa Kimin Şehri_Bursa Kimin Şehri 13.04.2013 00:55 Page 37 İstanbul’dan “Kirmastili Gelin”i yazan Hâle Seval ile Neşe Karel, Ali Akmanlar, Selami Yıldırım, Zühtü Kayalı, A. Ömer Erdoğan, Pelin yılmaz, Şener Şahin, Mustafa Çalık’ın hoş denemelerini okuyanlar, mutlaka kendilerinden bir şeyler bulacak. Hele Yavuz Bubik’in denemesi adeta 1950’lerin bir Bursa tarihi... Sayın Bubik’in anlattığı o tüm hoş konular sizi yıllar öncesine götürecektir umarım. Bursa bir şehir mi? Bursa çağdaş bir şehir mi acaba? Bunu okuyucu tahrik etmek için bilinçli olarak soruyorum. Nüfusu yüksek olduğu için bir yerleşim yeri şehir olamaz. Bir açıdan bakıldığında Bursa bir milyon nüfuslu köy görünümünde hâlâ... “Köyden kente akın Bursa’da son otuz yılın kaderini değiştirdi. Eksikli kalmamak iddiası ve hep bir şeyleri kaçırıyormuş takıntısıyla insanlar ailelerini sırtlanıp şehirlere doluştu; ancak “bir gelen, bir de gelmeyen pişman” misali, koşa koşa gelinen şehir umutları karşılayamadı.” Kitabın girişinde Osmangazi Belediye Başkanı Hilmi Şensoy’un da sözünü ettiği temel sorun, göçlerle oluşan kozmopolit kent yaşamının bütüncül bir kültür oluşturarak ortak bir hemşehrilik duygusu oluşturmamış olmasıdır. Erzurumlular, Mardinliler veya Karadenizliler Bursa’da adeta ayrı ayrı birer koloni oluşturmuş, mahalle ve sokaklar, kahveler, sanki köylerinin minyatür bir örneği olmuş. Bursa, içinde yüzlerce köy yaşayan bir şehir gibi... Evet!.. Herkes, doğduğu veya atalarının yaşadığı yeri sever ve ilgi gösterir. Bu, başka bir şey. Kendisi Bursa’da doğup büyümesine rağmen, halen bu güzel şehre sahiplenmiyor, sahiplenemiyor. Hâlâ Bursalıyım, Bursasporluyum diyemiyor... Ortak bir hemşehrilik duygusu oluşmamış. Ama bunun sorumlusu asla bu duyguyu yaşamak zorunda olanlar değil, bu duyguyu onlara hissettirmeyi sağlayamayan yerel yöneticilerdir. Ya da biz gazeteci ve yazarlar suçludur... 38 Raif Kaplanoğlu Bursa Kimin Şehri_Bursa Kimin Şehri 13.04.2013 00:55 Page 38 Avrupa kentlerinin iki asır önce yaşadığı kırdan kente göçün kültürel şokunu yaşıyor Bursa; her kent gibi sancılı. Yerel yönetimlerin bence en önemli konusu, işte bu sorunun çözülmesidir. Çöpleri toplamak, yolları düzeltmek elbet önemli ama bunlar, her belediyenin asli görevidir. Çöpleri topladığı için çağdaş belediye, çağdaş kent olunmaz. Bence bugün Bursa’nın en önemli sorunu kültürdür. Sayın Erdem Saker, Şehir Kütüphanesi’ni yapmaya başladığında, “Bu kadar para bir kütüphane için harcanır mı?” “Kütüphane ile Belediyenin ne işi var” türünden eleştirilir yapılmıştı. Oysa bugün Bursalıların en çok rağbet ettiği bir mekândır Şehir Kütüphanesi. Hergün önünde kuyruklar oluşmakta. 1950’li yıllarda Türkiye’nin en büyük terminali Bursa’da yapıldığında, zamanın belediye başkanı ve valisi eserleriyle övünmüştü. Adlarının bu eserle sonsuza kadar yaşayacaklarını düşünmüşlerdi. Bir betonarme binanın ömrü en çok 70-80 yıl, zaten Terminal binası da daha elli yıl olmadan yok oldu. Sadece kültür kurumları yüzlerce yıl yaşayabilir. Bursa artık şehirleşiyor... Sergileri, söyleşileri, tiyatroları ve senfoni orkestralarıyla bir kültür şehri olma yolunda. Bursa’nın gerçekten şehirleşmesi için Belediyelerimize ve sevgili Banu’ya (Demirağ) çok görev düşüyor. Banu Demirağ’ın Kültür Sanat Turizm Vakfı’nın sekreterliğine getirilmesi çok doğru bir tercih. Tüm kamuoyu da kendisini destekliyor. Bu desteklerinin boşa çıkmayacağını umuyorum. Kültür hizmetleriyle Erzurumlu, Bayburtlu veya Karadenizli Bursalılar, bu güzel yurt parçasında ortak bir değer oluşturup hemşehrilik bağlarıyla sıkı sıkıya bağlanacaktır. Bence belediyelerin en büyük hedeflerinden biri, Bursa’da yaşayan her kesin; “Ben Bursalıyım” diyebilecek kültürel ortamı hazırlamasıdır...

Diğer Haberler